Heyetler Yılı Abdülhamid Cude Es-Sahhar

Heyetler Yılı

Hicretin dokuzuncu senesinde Medine'ye her taraftan heyetler gelmeye başlamıştı. Bu arada, Ukayloğulları kabilesinden Ebû Harb bin Huveylid de, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi.Rasûlullah (s.a.v) ona Kur'ân okuyup Müslümanlığı seçmeyi...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
87,75TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,16TL
9786059555005
860800
Heyetler Yılı
Heyetler Yılı
87.75

Hicretin dokuzuncu senesinde Medine'ye her taraftan heyetler gelmeye başlamıştı. Bu arada, Ukayloğulları kabilesinden Ebû Harb bin Huveylid de, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi.
Rasûlullah (s.a.v) ona Kur'ân okuyup Müslümanlığı seçmeyi teklif etti.

Ebû Harb, Kur'ân'ın olağanüstü güzelliğinin etkisinde kalsa da kalbi hâlâ cahiliyye karanlığındaydı. O yüzden tereddüt etti:
- Vallahi, sen ya Allah'a, ya da Allah'a kavuşana kavuşmuşsun! Öyle sözler söylüyorsun ki, doğrusu, onun gibi güzel bir söz hiç işitmedik. Şimdi, beni davet ettiğin şeyler ve üzerinde bulunduğum din hakkında fal okumu çekip bir bakayım, dedi.

Fal okunu çekti, küfür oku çıktı. Aynı şeyi üç defa tekrarladı ve üçünde de küfür oku çıktı. Bunun üzerine Allah Rasûlü'ne (s.a.v) dönerek:
- Gördüğün gibi oklar râzı olmadı, dedi.

İnsan ruhunu herkesten iyi bilen Allah Elçisi (s.a.v) sabretti. Ebû Harb'in kalbinin derinliklerinde hâlâ küfrün izleri vardı. Gönlünü kazanmak ve İslâm'ı sevdirmek için onunla her zamanki nezaketiyle konuşmaya devam etti. Müslüman olması hâlinde, kendisine bir toprak parçası vereceğini vadetti.

Devesine atlayarak ailesinin yanına dönen Ebû Harb, Allah Rasûlü'nün (s.a.v) sözlerini de aklından çıkarmamıştı. Dinlediği Kur'ân-ı Kerim, önyargılarını kökten sarsmıştı. Kardeşi İkâl b. Huveylid'in yanına vardığında:
- Hayrı az olasıca! Sen de Muhammed'in yanına varsaydın, o seni de İslâm dinine davet etseydi, sana Kur'ân okusaydı, olmaz mıydı? Eğer müslüman olsaydım, bana Akik'i vermişti, dedi.

İkâl bu sözleri duyunca, irkildi. Katı kalpli, kıt anlayışlı biriydi. Aklı başında birinin atalarının tapındığı putları terk etme cesareti gösterebileceğini düşünemiyordu. Kardeşine:
- Vallahi ben, Muhammed'in sana vereceğinden daha fazlasını?verebilirim, dedi.

Sonra eline mızrağını alıp atına atladı ve doğruca Akik'e gitti. Allah'ın dinine girmesin diye Akik'in aşağı bölgesinden kardeşine vereceği toprakların sınırlarını belirleyecekti.

Ebû Harb, Akik'in aşağı bölgesini ve içindeki su kuyularını aldı ama Allah Rasûlü (s.a.v) ve ondan dinlediği Kur'ân'ı unutamıyordu. Bu duruma canı sıkılan İkâl bin Huveylid bineğini hazırlayıp Medine'ye doğru yola çıktı. Aklınca gökten haber getiren zâtı alaya alacaktı.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 188

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: İnkılab Yayınları
Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786059555005
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
188
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016
Çeviren:
Adem Yerinde
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Amü'l-vüfud

Hicretin dokuzuncu senesinde Medine'ye her taraftan heyetler gelmeye başlamıştı. Bu arada, Ukayloğulları kabilesinden Ebû Harb bin Huveylid de, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi.
Rasûlullah (s.a.v) ona Kur'ân okuyup Müslümanlığı seçmeyi teklif etti.

Ebû Harb, Kur'ân'ın olağanüstü güzelliğinin etkisinde kalsa da kalbi hâlâ cahiliyye karanlığındaydı. O yüzden tereddüt etti:
- Vallahi, sen ya Allah'a, ya da Allah'a kavuşana kavuşmuşsun! Öyle sözler söylüyorsun ki, doğrusu, onun gibi güzel bir söz hiç işitmedik. Şimdi, beni davet ettiğin şeyler ve üzerinde bulunduğum din hakkında fal okumu çekip bir bakayım, dedi.

Fal okunu çekti, küfür oku çıktı. Aynı şeyi üç defa tekrarladı ve üçünde de küfür oku çıktı. Bunun üzerine Allah Rasûlü'ne (s.a.v) dönerek:
- Gördüğün gibi oklar râzı olmadı, dedi.

İnsan ruhunu herkesten iyi bilen Allah Elçisi (s.a.v) sabretti. Ebû Harb'in kalbinin derinliklerinde hâlâ küfrün izleri vardı. Gönlünü kazanmak ve İslâm'ı sevdirmek için onunla her zamanki nezaketiyle konuşmaya devam etti. Müslüman olması hâlinde, kendisine bir toprak parçası vereceğini vadetti.

Devesine atlayarak ailesinin yanına dönen Ebû Harb, Allah Rasûlü'nün (s.a.v) sözlerini de aklından çıkarmamıştı. Dinlediği Kur'ân-ı Kerim, önyargılarını kökten sarsmıştı. Kardeşi İkâl b. Huveylid'in yanına vardığında:
- Hayrı az olasıca! Sen de Muhammed'in yanına varsaydın, o seni de İslâm dinine davet etseydi, sana Kur'ân okusaydı, olmaz mıydı? Eğer müslüman olsaydım, bana Akik'i vermişti, dedi.

İkâl bu sözleri duyunca, irkildi. Katı kalpli, kıt anlayışlı biriydi. Aklı başında birinin atalarının tapındığı putları terk etme cesareti gösterebileceğini düşünemiyordu. Kardeşine:
- Vallahi ben, Muhammed'in sana vereceğinden daha fazlasını?verebilirim, dedi.

Sonra eline mızrağını alıp atına atladı ve doğruca Akik'e gitti. Allah'ın dinine girmesin diye Akik'in aşağı bölgesinden kardeşine vereceği toprakların sınırlarını belirleyecekti.

Ebû Harb, Akik'in aşağı bölgesini ve içindeki su kuyularını aldı ama Allah Rasûlü (s.a.v) ve ondan dinlediği Kur'ân'ı unutamıyordu. Bu duruma canı sıkılan İkâl bin Huveylid bineğini hazırlayıp Medine'ye doğru yola çıktı. Aklınca gökten haber getiren zâtı alaya alacaktı.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 188

Baskı Yılı: 2016


Dili: Türkçe
Yayınevi: İnkılab Yayınları
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat