Yüzün Gökyüzüm Cihad Özdede

Yüzün Gökyüzüm

Canımı yok saydım seni severken, canımdan can verdim sana. Yaralarını sarayım derken yaralar açtın, umursamadım. Her bir yaranı sarmama karşılık teşekkürün bir yara açmakla oldu bana. Öyle yaralar açtın ki bedenimde, dikiş tutmayan...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
69,30TL
Taksitli fiyat: 9 x 8,82TL
9786052050033
890024
Yüzün Gökyüzüm
Yüzün Gökyüzüm
69.30

Canımı yok saydım seni severken, canımdan can verdim sana. Yaralarını sarayım derken yaralar açtın, umursamadım. Her bir yaranı sarmama karşılık teşekkürün bir yara açmakla oldu bana. Öyle yaralar açtın ki bedenimde, dikiş tutmayan türden yaralardı bunlar. Sürekli kanayan ve kabuk bağlamayan türden. Bu ne anlama gelirdi, biliyor musun?



Kan kaybından öleceğim anlamına gelirdi ama mutluydum, sen yaşayacaktın ve ben bunu göremeyecektim. Her zamanki gibi rüyalarda buluşacaktık elbet. Bu rüya hiç bitmeyecekti, ebedi sürecekti, sadece sen ve ben…



Bazı insanlar gitmeleriyle ünlüdür. Ne kadar güzel giderler, değil mi? Ahım şahım, böyle şaşalı, göstere göstere, marifetmiş gibi sanki! Alışkındırlar tabii bu duruma. Onlara hava hoştur, düşünmezler, kafalarına bile takmazlar. Onlar için normal birisin, diğerlerinden farkın yoktur senin.



Peki ya sen? Kafayı yersin hatam neydi, ne yaptım da gitti diye. Yiyip durursun kendini. Sabah akşam kaç mendil paketi biter ellerinde, sayabilir misin? Anıların gelir aklına, duraksayıp kalırsın, dalıp gidersin bir köşeye. Kapı tıklar, o an kendine gelirsin. İyi misin, diye bir soru! Cevap bellidir; iyiyim ama durum öyle değildir işte. Kırığım, döküğüm, paramparçayım. Gözlerinden akan yaşların hesabı yoktur. Silmekten kızaran o burun, hıçkırıklara boğulan bir adet sen. Onca insan yıkamazken, onun gidişi nasıl da yerle bir eder, iyi bilirim.


(Tanıtım Bülteninden)



Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786052050033
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Canımı yok saydım seni severken, canımdan can verdim sana. Yaralarını sarayım derken yaralar açtın, umursamadım. Her bir yaranı sarmama karşılık teşekkürün bir yara açmakla oldu bana. Öyle yaralar açtın ki bedenimde, dikiş tutmayan türden yaralardı bunlar. Sürekli kanayan ve kabuk bağlamayan türden. Bu ne anlama gelirdi, biliyor musun?



Kan kaybından öleceğim anlamına gelirdi ama mutluydum, sen yaşayacaktın ve ben bunu göremeyecektim. Her zamanki gibi rüyalarda buluşacaktık elbet. Bu rüya hiç bitmeyecekti, ebedi sürecekti, sadece sen ve ben…



Bazı insanlar gitmeleriyle ünlüdür. Ne kadar güzel giderler, değil mi? Ahım şahım, böyle şaşalı, göstere göstere, marifetmiş gibi sanki! Alışkındırlar tabii bu duruma. Onlara hava hoştur, düşünmezler, kafalarına bile takmazlar. Onlar için normal birisin, diğerlerinden farkın yoktur senin.



Peki ya sen? Kafayı yersin hatam neydi, ne yaptım da gitti diye. Yiyip durursun kendini. Sabah akşam kaç mendil paketi biter ellerinde, sayabilir misin? Anıların gelir aklına, duraksayıp kalırsın, dalıp gidersin bir köşeye. Kapı tıklar, o an kendine gelirsin. İyi misin, diye bir soru! Cevap bellidir; iyiyim ama durum öyle değildir işte. Kırığım, döküğüm, paramparçayım. Gözlerinden akan yaşların hesabı yoktur. Silmekten kızaran o burun, hıçkırıklara boğulan bir adet sen. Onca insan yıkamazken, onun gidişi nasıl da yerle bir eder, iyi bilirim.


(Tanıtım Bülteninden)



Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat