Unutulmaz Türk Klasikleri (6 Kitap Takım) Halid Ziya Uşaklıgil

Unutulmaz Türk Klasikleri-6 Kitap Takım

Set içeriği;1- Eylül2- Aşk-ı Memnu3- Cezmi4- Sergüzeşt5- İntibah6- Mai ve SiyahAşk-ı MemnuModern anlamdaki Türk romanının oluşumundan oldukça önemli bir yere sahip olan Aşk-ı Memnu, bireyselliği ön plana çıkarırken Halit Ziya...
9786057944382
937260
Unutulmaz Türk Klasikleri-6 Kitap Takım
Unutulmaz Türk Klasikleri-6 Kitap Takım
90.30

Set içeriği;


1- Eylül


2- Aşk-ı Memnu


3- Cezmi


4- Sergüzeşt


5- İntibah


6- Mai ve Siyah


Aşk-ı Memnu


Modern anlamdaki Türk romanının oluşumundan oldukça önemli bir yere sahip olan Aşk-ı Memnu, bireyselliği ön plana çıkarırken Halit Ziya Uşaklıgil'in karakterleri yaratmadaki başarısı pek çok edebiyat eleştirmeni tarafından takdir edilir. Akademisyen Berna Moran ünlü eseri Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış'ta Aşk-ı Memnu hakkında şunları der:


“Aşk-ı Memnu gerçekten de zengin bir roman. Bihter'in trajik öyküsü, Nihal'in iç yolculuğu ve cennet bahçesi mitosunun dışında, biçimsel yönden bir özelliği de var. Aşk-ı Memnu'nun özenli dili bir yana, sanatsal açıdan doyurucu olmasının bir nedenini, yapıtın iç hareketinde aramak yerinde olacaktır sanırım. Çünkü romanda kişilerin arasındaki duygusal yaklaşma ve uzaklaşmaların bir baleyi andırdığı söylenebilir.”


Eylül


İlk kez (1900-1901) Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen eser, Türk edebiyatı için önemli bir dönemeçtir. Roman türünün Türk edebiyatında yeni yeni şekillenmeye başladığı bir dönemde Eylül, kendinden sonra gelen romanlara yol gösterici olmuştur. Eylül romanı, kendinden önceki romanlarda bulunan olay merkezli işleyişin yerine kahramanların psikolojisi ve iç dünyasını merkez alarak Türk edebiyatında ilk psikolojik roman olma özelliğini taşımaktadır. Aşk, sadakat, evlilik, toplumdaki kadın-erkek rolleri gibi kavramlarla örülen metin, dönemine göre cesurca yazılmıştır.


Cezmi


“Türk edebiyatında tarihî roman türünde kaleme alınmış ilk örneklerden sayılan eser aslında iki cilt olarak planlanmışsa da sadece birinci cildi yazılabilmiştir. Namık Kemal'in ikinci romanı olan Cezmi konusunu, XVI. yüzyılda II. Selim devrinde başlayıp aralıklarla yarım yüzyıl kadar devam eden Osmanlı-İran savaşlarından alır. Namık Kemal'in 1877'de Midilli'ye gittikten sonra yazdığı romanın başında, XVI. yüzyılın genel siyasî durumuyla romana adını veren Cezmi'nin tasvirlerinin yapıldığı, asıl olayla doğrudan ilgisi bulunmayan bir giriş bölümü yer alır.


Romanın diğer kahramanları gibi tarihten alınmış gerçek bir kişi olan Cezmi hem şair yaratılışlı hem de cesur bir delikanlıdır. Romanda bir sipahinin oğlu olan Cezmi'nin yetişmesi, özellikleri ve İran savaşlarında gösterdiği kahramanlıklar yanında bu savaşlarda tanışıp dost olduğu Âdil Giray'ı esaretten kurtarması sırasında İran'da başından geçen olaylar anlatılmıştır. Namık Kemal burada, idealize ettiği Cezmi'nin şahsında biraz da kendini, özellikle Kars'ta geçirdiği gençlik yıllarının hatırasını ve orada öğrendiği ata binme, ok atma, cirit oyunu gibi konulardaki bilgisini ortaya koymak istemiştir.


Cezmi, Osmanlı-İran savaşlarında gösterdiği kahramanlıklarla Özdemiroğlu Osman Paşa'nın dikkatini çeker ve takdirini kazanır. Yine bu savaşlar sırasında Kırım ordusu kumandanı Kalgay Âdil Giray ve kardeşi Gazi Giray'la tanışarak dost olur. Romanda daha sonra, bu savaşlardan birinde İranlılar'a esir düşen ve Kazvin Sarayı'nda tutulan Âdil Giray ile kendisine âşık olan iki kadının, şahın karısı Şehriyar ve kız kardeşi Perihan'ın macerası ele alınır.” Abdullah Uçman


Sergüzeşt


“Hele roman ve hikâye nev'inde, Namık Kemal'in fevkine çıkan istidadı onu gerek Sergüzeşt romanında, gerek Küçük Şeyler hikâye cildinde bu eserlerin daha neşri tarihinde yüce bir üstat olarak tanıtmıştı. Nitekim onun büyük hizmeti sonradan edebiyat tarihine altın kalemle yazılan haklı şöhreti ile bugün hakikatlerin üstünde yüksek ve parlak bir hakikat olmuştur. Aynı zamanda şunu da düşünmek lâzım gelir ki çocukluğunda geçirdiği o debdebeli hayat içinde köle, cariye ve esirlerin hayatını yakından görerek ve onların memleketlerindeki yuvalarından kaçırıldığı günden başlayan hüzünlü maceralarına hassas bir gönülle acı duyarak yetişen bu şefkatli ruh, büyüdükten sonra da bu debdebenin parlaklığı ile şaşırmamış ve zenginlikle kamaşmayan gözleri önünde ‘Sergüzeşt'in romantik olduğu kadar realiste bir cephesi olan mevzuunu kalbinin ve zekâsının en derin ıstırap kaynaklarından d

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786057944382
Boyut:
12,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
1872
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Set içeriği;


1- Eylül


2- Aşk-ı Memnu


3- Cezmi


4- Sergüzeşt


5- İntibah


6- Mai ve Siyah


Aşk-ı Memnu


Modern anlamdaki Türk romanının oluşumundan oldukça önemli bir yere sahip olan Aşk-ı Memnu, bireyselliği ön plana çıkarırken Halit Ziya Uşaklıgil'in karakterleri yaratmadaki başarısı pek çok edebiyat eleştirmeni tarafından takdir edilir. Akademisyen Berna Moran ünlü eseri Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış'ta Aşk-ı Memnu hakkında şunları der:


“Aşk-ı Memnu gerçekten de zengin bir roman. Bihter'in trajik öyküsü, Nihal'in iç yolculuğu ve cennet bahçesi mitosunun dışında, biçimsel yönden bir özelliği de var. Aşk-ı Memnu'nun özenli dili bir yana, sanatsal açıdan doyurucu olmasının bir nedenini, yapıtın iç hareketinde aramak yerinde olacaktır sanırım. Çünkü romanda kişilerin arasındaki duygusal yaklaşma ve uzaklaşmaların bir baleyi andırdığı söylenebilir.”


Eylül


İlk kez (1900-1901) Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen eser, Türk edebiyatı için önemli bir dönemeçtir. Roman türünün Türk edebiyatında yeni yeni şekillenmeye başladığı bir dönemde Eylül, kendinden sonra gelen romanlara yol gösterici olmuştur. Eylül romanı, kendinden önceki romanlarda bulunan olay merkezli işleyişin yerine kahramanların psikolojisi ve iç dünyasını merkez alarak Türk edebiyatında ilk psikolojik roman olma özelliğini taşımaktadır. Aşk, sadakat, evlilik, toplumdaki kadın-erkek rolleri gibi kavramlarla örülen metin, dönemine göre cesurca yazılmıştır.


Cezmi


“Türk edebiyatında tarihî roman türünde kaleme alınmış ilk örneklerden sayılan eser aslında iki cilt olarak planlanmışsa da sadece birinci cildi yazılabilmiştir. Namık Kemal'in ikinci romanı olan Cezmi konusunu, XVI. yüzyılda II. Selim devrinde başlayıp aralıklarla yarım yüzyıl kadar devam eden Osmanlı-İran savaşlarından alır. Namık Kemal'in 1877'de Midilli'ye gittikten sonra yazdığı romanın başında, XVI. yüzyılın genel siyasî durumuyla romana adını veren Cezmi'nin tasvirlerinin yapıldığı, asıl olayla doğrudan ilgisi bulunmayan bir giriş bölümü yer alır.


Romanın diğer kahramanları gibi tarihten alınmış gerçek bir kişi olan Cezmi hem şair yaratılışlı hem de cesur bir delikanlıdır. Romanda bir sipahinin oğlu olan Cezmi'nin yetişmesi, özellikleri ve İran savaşlarında gösterdiği kahramanlıklar yanında bu savaşlarda tanışıp dost olduğu Âdil Giray'ı esaretten kurtarması sırasında İran'da başından geçen olaylar anlatılmıştır. Namık Kemal burada, idealize ettiği Cezmi'nin şahsında biraz da kendini, özellikle Kars'ta geçirdiği gençlik yıllarının hatırasını ve orada öğrendiği ata binme, ok atma, cirit oyunu gibi konulardaki bilgisini ortaya koymak istemiştir.


Cezmi, Osmanlı-İran savaşlarında gösterdiği kahramanlıklarla Özdemiroğlu Osman Paşa'nın dikkatini çeker ve takdirini kazanır. Yine bu savaşlar sırasında Kırım ordusu kumandanı Kalgay Âdil Giray ve kardeşi Gazi Giray'la tanışarak dost olur. Romanda daha sonra, bu savaşlardan birinde İranlılar'a esir düşen ve Kazvin Sarayı'nda tutulan Âdil Giray ile kendisine âşık olan iki kadının, şahın karısı Şehriyar ve kız kardeşi Perihan'ın macerası ele alınır.” Abdullah Uçman


Sergüzeşt


“Hele roman ve hikâye nev'inde, Namık Kemal'in fevkine çıkan istidadı onu gerek Sergüzeşt romanında, gerek Küçük Şeyler hikâye cildinde bu eserlerin daha neşri tarihinde yüce bir üstat olarak tanıtmıştı. Nitekim onun büyük hizmeti sonradan edebiyat tarihine altın kalemle yazılan haklı şöhreti ile bugün hakikatlerin üstünde yüksek ve parlak bir hakikat olmuştur. Aynı zamanda şunu da düşünmek lâzım gelir ki çocukluğunda geçirdiği o debdebeli hayat içinde köle, cariye ve esirlerin hayatını yakından görerek ve onların memleketlerindeki yuvalarından kaçırıldığı günden başlayan hüzünlü maceralarına hassas bir gönülle acı duyarak yetişen bu şefkatli ruh, büyüdükten sonra da bu debdebenin parlaklığı ile şaşırmamış ve zenginlikle kamaşmayan gözleri önünde ‘Sergüzeşt'in romantik olduğu kadar realiste bir cephesi olan mevzuunu kalbinin ve zekâsının en derin ıstırap kaynaklarından d

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat