Kaza Uğur Çoban

Kaza

Hiçbir şey umurunda değil gibiydi. Nedense o yabancıdan bana zarar gelmeyeceğini düşünmüştüm. Kendimizi lunaparkın ortasında sağa sola koşturan çocukların içerisinde ne yapacağını bilemez halde bulduk. Cama doğru dönerek sessiz bir...
9786254070105
1097310
Kaza
Kaza
39.20

Hiçbir şey umurunda değil gibiydi. Nedense o yabancıdan bana zarar gelmeyeceğini düşünmüştüm. Kendimizi lunaparkın ortasında sağa sola koşturan çocukların içerisinde ne yapacağını bilemez halde bulduk. Cama doğru dönerek sessiz bir şekilde “baba” “baba” “baba” diye tekrarladım. Söyleyince ağzıma bile yakışmadığını düşündüm. Denizin soğuk suyu ayaklarımız ile temas ettiğinde artık tamamen özgürdüm. İnsan çocuk yaşta her şeyin bir telafisi olduğunu düşünüyor, ölüm bir çocuk dünyası için anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir şey gibi durmuyordu. “Katil! Senin yaşamaya hakkın yok. Sen neden hayattasın?” Söylemeye çalıştığı vicdan cezası denilen şey başkaları açısından geçerli bir ceza olarak görülebilir miydi? Beni ben yapan, besleyen, büyüten, gözünden sakınan kadın karşımda nefes alamaz vaziyetteydi. Umudu ve kaybedecek bir şeyi olmayana kim ya da hangi olay zarar verebilirdi ki? Ne bir ailem, ne kardeşim, ne de akrabalarım olacaktı, adeta bir piç gibi yaşayacaktım. Farklı bir yerde olan bu yüzün ait olduğu kişi de artık farklı bir insan gibiydi. Bu saçma sapan hayata yetişkin gözüyle bakmaya hazır değildim ve istemiyordum da... Kalabalığına rağmen yetimhanenin herkes tarafından terk edilmiş havasında ve buz gibi betonları arasında ruhsuzluk nasıl bir şey onu öğrendim. Çocuklara iyi ile kötünün farkını anlatmadan önce onlara umut verilmeliydi. “Sana belki de ömür boyu baba diyemeyebilirim. Yine de böyle birini evlat edinmek ister misin?”



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786254070105
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
137
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Hiçbir şey umurunda değil gibiydi. Nedense o yabancıdan bana zarar gelmeyeceğini düşünmüştüm. Kendimizi lunaparkın ortasında sağa sola koşturan çocukların içerisinde ne yapacağını bilemez halde bulduk. Cama doğru dönerek sessiz bir şekilde “baba” “baba” “baba” diye tekrarladım. Söyleyince ağzıma bile yakışmadığını düşündüm. Denizin soğuk suyu ayaklarımız ile temas ettiğinde artık tamamen özgürdüm. İnsan çocuk yaşta her şeyin bir telafisi olduğunu düşünüyor, ölüm bir çocuk dünyası için anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir şey gibi durmuyordu. “Katil! Senin yaşamaya hakkın yok. Sen neden hayattasın?” Söylemeye çalıştığı vicdan cezası denilen şey başkaları açısından geçerli bir ceza olarak görülebilir miydi? Beni ben yapan, besleyen, büyüten, gözünden sakınan kadın karşımda nefes alamaz vaziyetteydi. Umudu ve kaybedecek bir şeyi olmayana kim ya da hangi olay zarar verebilirdi ki? Ne bir ailem, ne kardeşim, ne de akrabalarım olacaktı, adeta bir piç gibi yaşayacaktım. Farklı bir yerde olan bu yüzün ait olduğu kişi de artık farklı bir insan gibiydi. Bu saçma sapan hayata yetişkin gözüyle bakmaya hazır değildim ve istemiyordum da... Kalabalığına rağmen yetimhanenin herkes tarafından terk edilmiş havasında ve buz gibi betonları arasında ruhsuzluk nasıl bir şey onu öğrendim. Çocuklara iyi ile kötünün farkını anlatmadan önce onlara umut verilmeliydi. “Sana belki de ömür boyu baba diyemeyebilirim. Yine de böyle birini evlat edinmek ister misin?”



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat