Güneş Batar Ay Doğar

Güneş ufukta kocaman kızıl bir tepsi gibi yavaş yavaş batıyordu. Ufuk da, güneş gibi kıpkızıldı bu akşam. Güneşi hiç bu kadar büyük görmemişti şimdiye kadar. Belki de hiç bu kadar dikkat etmemişti ona bugüne değin. Onun,...
9786053232483
827836
Güneş Batar Ay Doğar
Güneş Batar Ay Doğar
21.60

Güneş ufukta kocaman kızıl bir tepsi gibi yavaş yavaş batıyordu. Ufuk da, güneş gibi kıpkızıldı bu akşam. Güneşi hiç bu kadar büyük görmemişti şimdiye kadar. Belki de hiç bu kadar dikkat etmemişti ona bugüne değin. Onun, akşamın olmasını istemediğini biliyormuşçasına adeta batmakta nazlanıyor, bir türlü ufku terk etmiyordu. İçinden geçenleri okuyordu sanki güneş. Onun halinden anlıyor, sıkıntılarını biliyor gibiydi. Ufukta birazcık daha kalmak, bir nebze de olsa onun içini aydınlatmak, ona ümit vermek ister gibi bir hal vardı bugün güneşte. Bir süre ufuk çizgisinde arzı endam ettikten sonra, yavaş yavaş kayboldu dağların arkasında. Ve güneş battı. Evet, vakti gelince o da batacaktı. Çünkü güneş her gün batmak üzere doğuyordu. Batmazsa ertesi sabah nasıl doğacaktı? Her doğan, bir gün batacaktı elbet. Bu, Yüce Yaratıcının koyduğu değişmez bir kanundu. Vaktinde doğup vaktinde batmak da güneşin vazifesiydi. Her varlık gibi o da vazifesini yapıyordu kusursuz bir şekilde.

Bugün güneş de kendisi gibi hüzünlüydü sanki. Ya da ona öyle geliyordu. İçinde herkesin, her şeyin kendisi gibi hüzünlü olduğu hissi vardı bu akşam. Kendisi ağlayan bir kimse herkesi ağlıyor zannedermiş ya, o da güneşi kendisi gibi hüzünlü zannediyordu bugün. Bugün de güneş daha bir hüzünlü kayboldu dağların ardından. O ise, yine her zamanki gibi dertleriyle baş başa kaldı bu akşam o küçük odasında.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 119

Baskı Yılı: 2015


Dili: Türkçe
Yayınevi: Cinius
Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786053232483
Boyut:
12.50x19.50
Sayfa Sayısı:
119
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Güneş ufukta kocaman kızıl bir tepsi gibi yavaş yavaş batıyordu. Ufuk da, güneş gibi kıpkızıldı bu akşam. Güneşi hiç bu kadar büyük görmemişti şimdiye kadar. Belki de hiç bu kadar dikkat etmemişti ona bugüne değin. Onun, akşamın olmasını istemediğini biliyormuşçasına adeta batmakta nazlanıyor, bir türlü ufku terk etmiyordu. İçinden geçenleri okuyordu sanki güneş. Onun halinden anlıyor, sıkıntılarını biliyor gibiydi. Ufukta birazcık daha kalmak, bir nebze de olsa onun içini aydınlatmak, ona ümit vermek ister gibi bir hal vardı bugün güneşte. Bir süre ufuk çizgisinde arzı endam ettikten sonra, yavaş yavaş kayboldu dağların arkasında. Ve güneş battı. Evet, vakti gelince o da batacaktı. Çünkü güneş her gün batmak üzere doğuyordu. Batmazsa ertesi sabah nasıl doğacaktı? Her doğan, bir gün batacaktı elbet. Bu, Yüce Yaratıcının koyduğu değişmez bir kanundu. Vaktinde doğup vaktinde batmak da güneşin vazifesiydi. Her varlık gibi o da vazifesini yapıyordu kusursuz bir şekilde.

Bugün güneş de kendisi gibi hüzünlüydü sanki. Ya da ona öyle geliyordu. İçinde herkesin, her şeyin kendisi gibi hüzünlü olduğu hissi vardı bu akşam. Kendisi ağlayan bir kimse herkesi ağlıyor zannedermiş ya, o da güneşi kendisi gibi hüzünlü zannediyordu bugün. Bugün de güneş daha bir hüzünlü kayboldu dağların ardından. O ise, yine her zamanki gibi dertleriyle baş başa kaldı bu akşam o küçük odasında.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 119

Baskı Yılı: 2015


Dili: Türkçe
Yayınevi: Cinius
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat