Gizli Kalmış Bir Aşkın Hikayesi Sabri Akbel

Gizli Kalmış Bir Aşkın Hikayesi - Yaşanmış Günümüz Romanları

Keje perişan olmuş, gözünde şimşek çakmış, beline yıldırım düşmüştü. Olduğu yerde mıhlandı, çakıldı. Bakraç elinden düştü. Önce vücudum ısı bastı, alnı terledi, sonra soğudu, adeta buz kesildi. Sanki göğsüne şiş...
9786058155428
921154
Gizli Kalmış Bir Aşkın Hikayesi - Yaşanmış Günümüz Romanları
Gizli Kalmış Bir Aşkın Hikayesi - Yaşanmış Günümüz Romanları
32.50

Keje perişan olmuş, gözünde şimşek çakmış, beline yıldırım düşmüştü. Olduğu yerde mıhlandı, çakıldı. Bakraç elinden düştü. Önce vücudum ısı bastı, alnı terledi, sonra soğudu, adeta buz kesildi. Sanki göğsüne şiş battı, başına taş düştü. Gök açılsa göğe uçacak, yer yarılsa yere batacaktı. Bu ne haldi ki onbeş yıl sürmüştü. Salih'in onbeş yıllık serüveni gözünün önünden geçti. Gök delikli bir çadır oldu, üstüne yağmur yağdı, dolu vurdu. Rüzgar başındaki al yazmayı uçurdu. Saçı ortaya savruldu. Saç, bembeyaz tıpkı pamuk gibi oldu. Yaşlandı, gözler çukura kaçtı, doksanlık bir ihtiyara döndü...


Salih de hayretler içinde kalmıştı. Keje nasıl böyle ihtiyar olabilmişti. Keje'nin gözleri dolmuş konuşamıyordu. Bir yanardağ gibi alev almıştı. Gün doğusuna döndü. Arkasına bakmadan koştu. Salih de bir müddet öylecene kaldı: 'Evimi yıktım, evimi yıktım.' ve Keje'nin arkasından bir kaç adım attı. Ama Keje çoktan gözden kaybolmuştu. Salih, istikamet değiştirdi. Gün batımına yürüdü, koştu. Dur durak, yol yolak onun için yoktu. Yolu bulsaydı, Düzova'ya gidecekti..."



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786058155428
Boyut:
13 x 20,5
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Keje perişan olmuş, gözünde şimşek çakmış, beline yıldırım düşmüştü. Olduğu yerde mıhlandı, çakıldı. Bakraç elinden düştü. Önce vücudum ısı bastı, alnı terledi, sonra soğudu, adeta buz kesildi. Sanki göğsüne şiş battı, başına taş düştü. Gök açılsa göğe uçacak, yer yarılsa yere batacaktı. Bu ne haldi ki onbeş yıl sürmüştü. Salih'in onbeş yıllık serüveni gözünün önünden geçti. Gök delikli bir çadır oldu, üstüne yağmur yağdı, dolu vurdu. Rüzgar başındaki al yazmayı uçurdu. Saçı ortaya savruldu. Saç, bembeyaz tıpkı pamuk gibi oldu. Yaşlandı, gözler çukura kaçtı, doksanlık bir ihtiyara döndü...


Salih de hayretler içinde kalmıştı. Keje nasıl böyle ihtiyar olabilmişti. Keje'nin gözleri dolmuş konuşamıyordu. Bir yanardağ gibi alev almıştı. Gün doğusuna döndü. Arkasına bakmadan koştu. Salih de bir müddet öylecene kaldı: 'Evimi yıktım, evimi yıktım.' ve Keje'nin arkasından bir kaç adım attı. Ama Keje çoktan gözden kaybolmuştu. Salih, istikamet değiştirdi. Gün batımına yürüdü, koştu. Dur durak, yol yolak onun için yoktu. Yolu bulsaydı, Düzova'ya gidecekti..."



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat