Işığı Yanan Evler - İyilik Yazıları Recep Koçak

Işığı Yanan Evler - İyilik Yazıları

Milli Nizam Partisi'nin kurucularından merhum Prof. Dr. Saffet Solak bir konuşmasında doktor olduğunda ilk görev yerine gidişiyle ilgili hatırasını şöyle anlatmıştı:Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev...
9786056086755
1239537
Işığı Yanan Evler - İyilik Yazıları
Işığı Yanan Evler - İyilik Yazıları
73.50

Milli Nizam Partisi'nin kurucularından merhum Prof. Dr. Saffet Solak bir konuşmasında doktor olduğunda ilk görev yerine gidişiyle ilgili hatırasını şöyle anlatmıştı:


Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan hacıanneye sıkılarak, “Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?” dedim. Hacıanne, “Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz.” dedi. Merak ettim, tekrar sordum: “Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?” Hacıanne: “Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır. Buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786056086755
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe

Milli Nizam Partisi'nin kurucularından merhum Prof. Dr. Saffet Solak bir konuşmasında doktor olduğunda ilk görev yerine gidişiyle ilgili hatırasını şöyle anlatmıştı:


Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan hacıanneye sıkılarak, “Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?” dedim. Hacıanne, “Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz.” dedi. Merak ettim, tekrar sordum: “Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?” Hacıanne: “Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır. Buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat