Fizan Korkusundan Libya Mücahitliğine Orhan Koloğlu

Fizan Korkusundan Libya Mücahidliğine

Fizan'a gitmekten bahsedilince, sadece İstanbul'dan gelenler değil, hemen yanı başındaki Akdeniz'in güney sahillerinde yaşayan yerli halk bile huzursuzlaşırdı. Çünkü oraya erişebilmek için haftalarca deve sırtında, güneş altında,...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
98,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 12,47TL
9789944212632
1036987
Fizan Korkusundan Libya Mücahidliğine
Fizan Korkusundan Libya Mücahidliğine
98.00

Fizan'a gitmekten bahsedilince, sadece İstanbul'dan gelenler değil, hemen yanı başındaki Akdeniz'in güney sahillerinde yaşayan yerli halk bile huzursuzlaşırdı. Çünkü oraya erişebilmek için haftalarca deve sırtında, güneş altında, kumlarla boğuşarak, susuzluktan bitap düşmeye razı olmak gerekliydi. Üstelik yolu kaybedip çölde yok olmak da mümkündü.



Sultan II. Abdülhamid, Meşrutiyet'i tekrar ilan ettirmek isteyen ihtilalcileri boşuna Fizan'a sürgün ettirmemişti. Zira gidenin geri dönmek için bir daha yola çıkmayı göze alamadığı bir yerdi. Devrimci Jöntürk ve İttihatçıların çoğu da bunun bilincinde olduklarından, en sevmedikleri hükümdar için “Padişahım çok yaşa diye üç defa bağırmayı göze alıp, Trablusgarp'te yaşamak yolunda izin istemekten kaçınmamışlardır.



Buna karşılık Fizan Sürgünlüğü onlara, o zamana kadar ilişki kurmamış oldukları yerli halkla büyük bir kaynaşma olanağını sağladı.



Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı'nda, Arap âleminin büyük kısmı Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanırken, yalnız Libyalılar, Fizan Sürgünleri'nin güvenilir niteliklerine inançla, son nefesini vermekte olan imparatorluğa sadakatten ayrılmamışlardır.



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9789944212632
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Fizan'a gitmekten bahsedilince, sadece İstanbul'dan gelenler değil, hemen yanı başındaki Akdeniz'in güney sahillerinde yaşayan yerli halk bile huzursuzlaşırdı. Çünkü oraya erişebilmek için haftalarca deve sırtında, güneş altında, kumlarla boğuşarak, susuzluktan bitap düşmeye razı olmak gerekliydi. Üstelik yolu kaybedip çölde yok olmak da mümkündü.



Sultan II. Abdülhamid, Meşrutiyet'i tekrar ilan ettirmek isteyen ihtilalcileri boşuna Fizan'a sürgün ettirmemişti. Zira gidenin geri dönmek için bir daha yola çıkmayı göze alamadığı bir yerdi. Devrimci Jöntürk ve İttihatçıların çoğu da bunun bilincinde olduklarından, en sevmedikleri hükümdar için “Padişahım çok yaşa diye üç defa bağırmayı göze alıp, Trablusgarp'te yaşamak yolunda izin istemekten kaçınmamışlardır.



Buna karşılık Fizan Sürgünlüğü onlara, o zamana kadar ilişki kurmamış oldukları yerli halkla büyük bir kaynaşma olanağını sağladı.



Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı'nda, Arap âleminin büyük kısmı Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanırken, yalnız Libyalılar, Fizan Sürgünleri'nin güvenilir niteliklerine inançla, son nefesini vermekte olan imparatorluğa sadakatten ayrılmamışlardır.



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat