Amithara - Mina\'nın Çığlığı Neşe Günfer Bilgin

Amithara - Mina'nın Çığlığı Mina'nın Çığlığı

Savaş naraları, ay ışığının aydınlattığı vadiye serili henüz dumanı tüten bedenleri okşamaya koyulmuş derişik bir sis gibi kıvranıp dururken havada, sunduğu yaşama ihanetin ulağı olan kan damlalarını içer toprak ana. Ecelin...
9789755711577
529704
Amithara - Mina'nın Çığlığı
Amithara - Mina'nın Çığlığı Mina'nın Çığlığı
99.36

Savaş naraları, ay ışığının aydınlattığı vadiye serili henüz dumanı tüten bedenleri okşamaya koyulmuş derişik bir sis gibi kıvranıp dururken havada, sunduğu yaşama ihanetin ulağı olan kan damlalarını içer toprak ana. Ecelin soğuk elleri yansırken kızıla boyanmış demir zırhlardan ve birer birer dökülürken soy ağacından kopan sarı yapraklara yazılmış isimlerin
heceleri, toprak koynuna alır adların sahiplerini. Onlar ki, geçmişin özenle bakıp büyüttüğü çocukları, geleceğin ise mezar taşlarıdırlar.

Oysa soy adını taşımakta olduğun bir ölünün yaşarken kullandığı yoldan gitmeye çalışmak, tıpkı onu var eden denize kavuşmak için akağını telaşla hırpalayarak boşanan bir nehir gibi, tıpkı ona gücünü veren ve yaşamla atmakta olan kalbe ulaşmak için damarı boyunca koşturan kan gibi, hayatta olduğunu derinden hissedebilmek uğraşından başka nedir ki? Özünü taşıyan köklerini derinlere salıp, dertli başını göğe uzatmış bir ağaçtan daha mı çoktur şansları; yakalamak için, geçen zamanı? Fırtına yıkarken ahşap kutularını, yıkanır geçmiş de gelecek de. Sadece bugün kalır. Ve sadece fırtına kazanır sonsuz yaşamı.

Gerçekliğin acı ninnisi uyutmaya çalışırken insanlığı, fantastik bir masalın dizeleri uyandırabilir sadece, farklılığı yaratacak olanları. Uyanmak isteyenlere...



Sayfa Sayısı: 421

Baskı Yılı: 2007


Dili: Türkçe
Yayınevi: Arion Basım Yayın
Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9789755711577
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
421
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Savaş naraları, ay ışığının aydınlattığı vadiye serili henüz dumanı tüten bedenleri okşamaya koyulmuş derişik bir sis gibi kıvranıp dururken havada, sunduğu yaşama ihanetin ulağı olan kan damlalarını içer toprak ana. Ecelin soğuk elleri yansırken kızıla boyanmış demir zırhlardan ve birer birer dökülürken soy ağacından kopan sarı yapraklara yazılmış isimlerin
heceleri, toprak koynuna alır adların sahiplerini. Onlar ki, geçmişin özenle bakıp büyüttüğü çocukları, geleceğin ise mezar taşlarıdırlar.

Oysa soy adını taşımakta olduğun bir ölünün yaşarken kullandığı yoldan gitmeye çalışmak, tıpkı onu var eden denize kavuşmak için akağını telaşla hırpalayarak boşanan bir nehir gibi, tıpkı ona gücünü veren ve yaşamla atmakta olan kalbe ulaşmak için damarı boyunca koşturan kan gibi, hayatta olduğunu derinden hissedebilmek uğraşından başka nedir ki? Özünü taşıyan köklerini derinlere salıp, dertli başını göğe uzatmış bir ağaçtan daha mı çoktur şansları; yakalamak için, geçen zamanı? Fırtına yıkarken ahşap kutularını, yıkanır geçmiş de gelecek de. Sadece bugün kalır. Ve sadece fırtına kazanır sonsuz yaşamı.

Gerçekliğin acı ninnisi uyutmaya çalışırken insanlığı, fantastik bir masalın dizeleri uyandırabilir sadece, farklılığı yaratacak olanları. Uyanmak isteyenlere...



Sayfa Sayısı: 421

Baskı Yılı: 2007


Dili: Türkçe
Yayınevi: Arion Basım Yayın
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat