Gezgin Dervişin Kamburu Mustafa İbakorkmaz

Gezgin Dervişin Kamburu Risale-i Dürriye

Bir derviş 12. yüzyılda Afganistan'dan yola çıksa yürüye yürüye kaçıncı yüzyıla varır? Kalbinde bir insanın küçük sevdası, mutlak hakikatin büyük aşkıyla kaç dünya yürüyebilir? İbakorkmaz'ın Ebu Dürr'ü, gönlünde o Hintli...
9786257014380
1050897
Gezgin Dervişin Kamburu
Gezgin Dervişin Kamburu Risale-i Dürriye
64.40

Bir derviş 12. yüzyılda Afganistan'dan yola çıksa yürüye yürüye kaçıncı yüzyıla varır? Kalbinde bir insanın küçük sevdası, mutlak hakikatin büyük aşkıyla kaç dünya yürüyebilir? İbakorkmaz'ın Ebu Dürr'ü, gönlünde o Hintli dilberin kara gözleriyle ve aklında zor sorularla bin yıla yakın zaman gezdikten sonra yazarın birkaç ayrıntıyla kurduğu Fakızade'yi buldu. Fakızade de Ebu Dürr'ü ve onun üstüne yazdığı eseri İbakorkmaz'ın kaleminin ucuna getirdi.


Gezginin sesi nereden nereye, hangi çağdan hangi çağa ulaşıyor? Peki zaman, çağ denebilecek parçalara bölünebilir mi? Peki bir yazar asırlar öncesinden gelen sesleri duyabiliyorsa zaman diye bir şey var mıdır?


Öyleyse dinle! Senin “şimdi” dediğin zamanı ben şimdi yaşıyorum. Demek ki senin şu anınla, benim şu anım arasında bir fark olduğunu iddia etmen zor. Anlar arasındaki farkın ortadan kalktığı an, yalnızca şu andır demek ki. Oysa biz şu anı yaşayıncaya kadar farklı zamanlarda yaşadığımızı sanıyorduk. Ama bak, tarih dediğimiz şey de avuçlarımızın arasından, bu satırların arasından ve zihnimizden eriyip gidiverdi. Mesela benim şu an ölü olmam neyi değiştirir? Düpedüz sohbet ediyoruz seninle. Ben söylüyorum ve sen dinliyorsun. Üstelik senin “şu an” dediğin anda...



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786257014380
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
88
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Bir derviş 12. yüzyılda Afganistan'dan yola çıksa yürüye yürüye kaçıncı yüzyıla varır? Kalbinde bir insanın küçük sevdası, mutlak hakikatin büyük aşkıyla kaç dünya yürüyebilir? İbakorkmaz'ın Ebu Dürr'ü, gönlünde o Hintli dilberin kara gözleriyle ve aklında zor sorularla bin yıla yakın zaman gezdikten sonra yazarın birkaç ayrıntıyla kurduğu Fakızade'yi buldu. Fakızade de Ebu Dürr'ü ve onun üstüne yazdığı eseri İbakorkmaz'ın kaleminin ucuna getirdi.


Gezginin sesi nereden nereye, hangi çağdan hangi çağa ulaşıyor? Peki zaman, çağ denebilecek parçalara bölünebilir mi? Peki bir yazar asırlar öncesinden gelen sesleri duyabiliyorsa zaman diye bir şey var mıdır?


Öyleyse dinle! Senin “şimdi” dediğin zamanı ben şimdi yaşıyorum. Demek ki senin şu anınla, benim şu anım arasında bir fark olduğunu iddia etmen zor. Anlar arasındaki farkın ortadan kalktığı an, yalnızca şu andır demek ki. Oysa biz şu anı yaşayıncaya kadar farklı zamanlarda yaşadığımızı sanıyorduk. Ama bak, tarih dediğimiz şey de avuçlarımızın arasından, bu satırların arasından ve zihnimizden eriyip gidiverdi. Mesela benim şu an ölü olmam neyi değiştirir? Düpedüz sohbet ediyoruz seninle. Ben söylüyorum ve sen dinliyorsun. Üstelik senin “şu an” dediğin anda...



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat