Müslümanlar Nereye Koşuyor! Cui Bono / Kazanan Kim?
Ne zaman memleketin başına bir sıkıntı gelse, kendimizde hiçbir kusur aramadan, avazımız çıktığı kadar bağırıp, olayın faturasını emperyal ülkelere kesip, topu taca atmada üstümüze yoktur. Yine ülkemizin başı dertte, yine adaletli yöneticilere ve basiretle yürütülmüş dış politikalara hasretiz. Üstelik bu defa, bizden çok daha kötü durumda olan Orta Doğu bataklığının devasa problemlerine ortak edilmeye zorlanıyoruz. Ama birazcık akıllanmışız galiba; 'Emperyal güçlerin işidir bunlar' diyerek ulu orta bağırıp çığırmak yerine, bölgeyi düzenleme konusundaki eski partnerimizin; sanki bizi hepten gözden çıkarmasını istemeyiz dercesine, meseleyi bu kerre, sözüm ona daha kibarca halledip, işin sorumluluğunu 'Üst Akıl' diye bir bilinmeyene mal etmek amacındayız. İşin faturasının kesilmesi ihalesini de, namıdiğer havuz medyası'nın oldukça basiretli merkez korosunun geçici simsarlarına havale ederek, bu seferde topu taca atmayı daha gösterişsiz bir yolla becereceğiz galiba.
Evet, problemlerden kurtuluş yolunu bulmakta üzerimize yoktur. Açıkcası bu konuda kimse bizim elimize su dökemez. Dökemez dökmesine de, ya düşündüklerimiz doğruysa? IŞİD tarafından Orta Doğu'da sahneye konulan oyun, gerçekten üst akılın tapınak şovalyesi olan dedelerine ait olup da, 'Yeni Dünya Düzeni' fikrinin önemli köşe taşlarından birisi olan Albert Pike'ın, İtalyan Mazzini'ye yazdığı 1881 tarihli oldukça yıpranmış antik bir mektuba işlenmiş, yüz yıllık plan özetinin bize sunduğu; 'Siyonistlerle Müslümanlar birbirlerini bitirmeliydi!' Tarzında acımasızca sonlanacak sa? İslamiyetin adı kullanılarak, acımasız katil güruhuna sorumsuzca tezgahlatılan bu katliamlar; yüz yıllık planda açıklanmış sözde gerekçenin, hayata geçirilmesinin günümüzdeki tezahürü olabilir miydi? Günümüz Orta Doğu coğrafyasında, sahnelenmeye başlayan bu kahpe oyunun sonuçları, yüz yıllık kadim bir planın öngördüğü; 'Üçüncü Dünya Savaşı'nın nedeni olabilecek bir ölçeğe ulaşması sizce olasımıdır?
Ne zaman memleketin başına bir sıkıntı gelse, kendimizde hiçbir kusur aramadan, avazımız çıktığı kadar bağırıp, olayın faturasını emperyal ülkelere kesip, topu taca atmada üstümüze yoktur. Yine ülkemizin başı dertte, yine adaletli yöneticilere ve basiretle yürütülmüş dış politikalara hasretiz. Üstelik bu defa, bizden çok daha kötü durumda olan Orta Doğu bataklığının devasa problemlerine ortak edilmeye zorlanıyoruz. Ama birazcık akıllanmışız galiba; 'Emperyal güçlerin işidir bunlar' diyerek ulu orta bağırıp çığırmak yerine, bölgeyi düzenleme konusundaki eski partnerimizin; sanki bizi hepten gözden çıkarmasını istemeyiz dercesine, meseleyi bu kerre, sözüm ona daha kibarca halledip, işin sorumluluğunu 'Üst Akıl' diye bir bilinmeyene mal etmek amacındayız. İşin faturasının kesilmesi ihalesini de, namıdiğer havuz medyası'nın oldukça basiretli merkez korosunun geçici simsarlarına havale ederek, bu seferde topu taca atmayı daha gösterişsiz bir yolla becereceğiz galiba.
Evet, problemlerden kurtuluş yolunu bulmakta üzerimize yoktur. Açıkcası bu konuda kimse bizim elimize su dökemez. Dökemez dökmesine de, ya düşündüklerimiz doğruysa? IŞİD tarafından Orta Doğu'da sahneye konulan oyun, gerçekten üst akılın tapınak şovalyesi olan dedelerine ait olup da, 'Yeni Dünya Düzeni' fikrinin önemli köşe taşlarından birisi olan Albert Pike'ın, İtalyan Mazzini'ye yazdığı 1881 tarihli oldukça yıpranmış antik bir mektuba işlenmiş, yüz yıllık plan özetinin bize sunduğu; 'Siyonistlerle Müslümanlar birbirlerini bitirmeliydi!' Tarzında acımasızca sonlanacak sa? İslamiyetin adı kullanılarak, acımasız katil güruhuna sorumsuzca tezgahlatılan bu katliamlar; yüz yıllık planda açıklanmış sözde gerekçenin, hayata geçirilmesinin günümüzdeki tezahürü olabilir miydi? Günümüz Orta Doğu coğrafyasında, sahnelenmeye başlayan bu kahpe oyunun sonuçları, yüz yıllık kadim bir planın öngördüğü; 'Üçüncü Dünya Savaşı'nın nedeni olabilecek bir ölçeğe ulaşması sizce olasımıdır?
