Kantar Karakolu Mümtaz Tiftik

Kantar Karakolu

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)Ülkemiz; 12 Eylül sabahına şiddetli bir depremle uyandı. Her şey ama her şey alt üst oldu. Kimileri yaralandı, kimileri öldü, kimileri sakat kaldı... Aklını ziyan etti kimileri. Bazıları işini,...
9786052920183
906371
Kantar Karakolu
Kantar Karakolu
63.75

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)





Ülkemiz; 12 Eylül sabahına şiddetli bir depremle uyandı. Her şey ama her şey alt üst oldu. Kimileri yaralandı, kimileri öldü, kimileri sakat kaldı... Aklını ziyan etti kimileri. Bazıları işini, gücünü yitirdi. Nice yuvalar yıkıldı, nice ocaklar söndü... Nice aşklar yarım kaldı.



Kantar Karakolu, darbe günlerinde küçük bir taşra kasabasında yaşananların tutanağıdır. Her bir sözcüğü, her bir satırı, her bir sayfası doğrudur, gerçektir. "Eve birkaç nefes yolum kalmıştı. Jandarmanın biri silahını bana doğrultarak, "Dur eller yukarı," dedi. Gülmek mi ağlamak mı lazım geldiğine bir türlü karar veremedim. Bir elimle pazar filesini diğer elimle de yoğurt bakracını tutuyordum. "Ellerimi kaldıramam asker ağa," dedim. Şaşırdı. Emrini aynı usulle yineledi. "Görmüyor musun elimdekileri," dedim. "Nasıl ellerimi yukarı kaldırabilirim?"



Bozulduğunu hissettim. "Tamam," dedi. "Ellerinizdekileri yere bırakın da..






Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786052920183
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
188
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)





Ülkemiz; 12 Eylül sabahına şiddetli bir depremle uyandı. Her şey ama her şey alt üst oldu. Kimileri yaralandı, kimileri öldü, kimileri sakat kaldı... Aklını ziyan etti kimileri. Bazıları işini, gücünü yitirdi. Nice yuvalar yıkıldı, nice ocaklar söndü... Nice aşklar yarım kaldı.



Kantar Karakolu, darbe günlerinde küçük bir taşra kasabasında yaşananların tutanağıdır. Her bir sözcüğü, her bir satırı, her bir sayfası doğrudur, gerçektir. "Eve birkaç nefes yolum kalmıştı. Jandarmanın biri silahını bana doğrultarak, "Dur eller yukarı," dedi. Gülmek mi ağlamak mı lazım geldiğine bir türlü karar veremedim. Bir elimle pazar filesini diğer elimle de yoğurt bakracını tutuyordum. "Ellerimi kaldıramam asker ağa," dedim. Şaşırdı. Emrini aynı usulle yineledi. "Görmüyor musun elimdekileri," dedim. "Nasıl ellerimi yukarı kaldırabilirim?"



Bozulduğunu hissettim. "Tamam," dedi. "Ellerinizdekileri yere bırakın da..






Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat