Mezar Taşı Seyyat Arat

Mezar Taşı

20. yüzyıl sonlarında Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlar hepimizin hafızasındadır. Seyyat Aran yapılan bu katliamların canlı tanıklarından biri olarak gördüklerinden ve...
9786052315743
1101255
Mezar Taşı
Mezar Taşı
19.50

20. yüzyıl sonlarında Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlar hepimizin hafızasındadır. Seyyat Aran yapılan bu katliamların canlı tanıklarından biri olarak gördüklerinden ve yaşadıklarından edindiği deneyimleri kaleme almış, zulme, işkenceye, muhacirliğe ve yoksulluğa maruz kalan bir ailenin portresini bu romanda çizmiştir.
…Mezar taşlarının yontulduğu atölye kalabalıktı. Gelenlerin hepsi şehit olan evladına mezar taşı siparişi verenlerdi.
Ağabala Usta, Semender'e sarıldı. Onun da oğlu Şuşa'da şehit olmuştu. Kendi elleriyle yontmuştu oğlunun heykelini. Tanıyanlar “Bu, mezar taşı değil yahu, canlı insandır!” diyorlardı.
…Oğlunun askere gitmesine birkaç ay kalsa da Ağabala oğlunu kararından döndürememişti. Mikail liseyi
yeni bitirmişti o sene. Ailesinin baskılarına rağmen Gence'deki üniversitelerin hiçbirine başvuru yapmamıştı. “Şimdi tahsil zamanı değil, Ermeniler Gökgöl'deler. Onların yarın öbür gün Gence'ye yürümeyecekleri ne malum? Bunu yaptıklarında okumamız mı gerek yoksa silah alıp atalarımızın mezarını
korumamız mı?”
Babası bakakalmıştı. “Bu çocuklar ne çabuk büyüdüler, ne zaman böyle akıllandılar?” Oğlunun sözleri oldukça mantıklıydı. Gerçekten de vatan olmadıktan sonra tahsilmiş, üniversiteymiş neye yarardı!

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786052315743
Boyut:
13.50x21.50
Sayfa Sayısı:
118
Basım Yeri:
Isparta
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-10
Çeviren:
Yurtseven Şen
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

20. yüzyıl sonlarında Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlar hepimizin hafızasındadır. Seyyat Aran yapılan bu katliamların canlı tanıklarından biri olarak gördüklerinden ve yaşadıklarından edindiği deneyimleri kaleme almış, zulme, işkenceye, muhacirliğe ve yoksulluğa maruz kalan bir ailenin portresini bu romanda çizmiştir.
…Mezar taşlarının yontulduğu atölye kalabalıktı. Gelenlerin hepsi şehit olan evladına mezar taşı siparişi verenlerdi.
Ağabala Usta, Semender'e sarıldı. Onun da oğlu Şuşa'da şehit olmuştu. Kendi elleriyle yontmuştu oğlunun heykelini. Tanıyanlar “Bu, mezar taşı değil yahu, canlı insandır!” diyorlardı.
…Oğlunun askere gitmesine birkaç ay kalsa da Ağabala oğlunu kararından döndürememişti. Mikail liseyi
yeni bitirmişti o sene. Ailesinin baskılarına rağmen Gence'deki üniversitelerin hiçbirine başvuru yapmamıştı. “Şimdi tahsil zamanı değil, Ermeniler Gökgöl'deler. Onların yarın öbür gün Gence'ye yürümeyecekleri ne malum? Bunu yaptıklarında okumamız mı gerek yoksa silah alıp atalarımızın mezarını
korumamız mı?”
Babası bakakalmıştı. “Bu çocuklar ne çabuk büyüdüler, ne zaman böyle akıllandılar?” Oğlunun sözleri oldukça mantıklıydı. Gerçekten de vatan olmadıktan sonra tahsilmiş, üniversiteymiş neye yarardı!

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat