Hindistan Şiiliği Mazlum Uyar

Hindistan Şiiliği

Aşırısıyla mutediliyle Emevîler ve Abbasîler döneminde Ali evlâdına uygulanan baskılardan bunalan Şiîler, küçük gruplar halinde Hindistan alt kıtasına göç etmeye başlamışlar ve Muhammed b. Kâsım'ın 711 yılında Sind'e girişiyle...
Stokta var
Kargo Ücreti: 60,00 TL
indirimli
480,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 62,93TL
Havale/EFT ile: 470,40TL
9789754516586
1357133
Hindistan Şiiliği
Hindistan Şiiliği
480.00

Aşırısıyla mutediliyle Emevîler ve Abbasîler döneminde Ali evlâdına uygulanan baskılardan bunalan Şiîler, küçük gruplar halinde Hindistan alt kıtasına göç etmeye başlamışlar ve Muhammed b. Kâsım'ın 711 yılında Sind'e girişiyle başlayıp 16. yy'da zirveye ulaşan fetihlere Sünnîlerle birlikte iştirak etmişler; daha sonra Delhi sarayı ve Mugal imparatorluğu gibi Hindistan'ın farklı devletlerinde bazı önemli görevler üstlenmenin ötesinde, alt kıtanın bazı bölgelerinde üst düzey yönetici konumuna yükselmişlerdir. Bu suretle Farsça, Hindistan diplomasi ve müzakere dilinin önemli unsurlarından birisi haline geldiği gibi, çeşitli yönleriyle Fars kültür ve dinî anlayışı bölgede kendisini hissettirmeye başlamıştır.
Hindistan'da bu fethedilen bölgelerde, Hindular başta olmak üzere diğer unsurların kitle halinde İslâm'a girişini sağlayan tebliğcilerden önemli bir kısmının, Hz. Ali ve Ehl-i Beyti'ne hürmet atfeden sûfî ve seyyidler oldukları ve bunun da, daha sonraki evrede, bölgedeki Şiîleşmenin önünü açtığı görülmektedir.
Bölgedeki Şiîler ve Şiî kültürünün Behmenî sultanlığı (1347-1526), Bijapur Adilşâhî sultanlığı (1489-1686), Nizamşâhîler (1490-1633), Kutubşâhîler (1512-1687) ve özellikle Avadh-Kudh hanedanlığı (1732-1856), hatta Sünnî Mugal-Babürlüler dönemi gibi yönetim ve idareler döneminde nüfuz ve varlığının daha da arttığı ve Hind Şiî ulemâsının, Irak Atabâtı'na ihtiyaç duymayacak şekilde nispeten dinî hiyerarşisini oluşturmaya başladığını da kabul etmek gerekir.
Bununla birlikte Safeviler, kendilerini bu Şiî hanedanlıkların ve bölge Şiîlerinin hâmileri olarak gördükleri gibi, onlar da Safevileri metropol (ana vatan) gözüyle bakmaya devam etmişlerdir. Bölgede Şiî-Sünnî karşıtlığı ve tansiyonunun yükselmesinde bunun çok önemli katkısı olmuştur.
Hindistan İsnâ Aşerî Şiîliği'ne asıl rengini veren ve günümüze kadar devam eden Şiî kurum ve müesseselerinin temelini atan, hiç şüphesiz Avadh-Kudh hanedanlığı olmuştur. Bununla birlikte bölge Sünnîliğinde olduğu gibi, Hint Şiîliği'nin de en azından ritüeller bağlamında alt kıtada yaygın olan birçok din ve anlayıştan oldukça etkilenen eklektik bir karaktere sahip olduğunu görmek şaşırtıcı olmasa gerektir. Diğer taraftan Şiîlik, bölgedeki Şiî yönetim ve hanedanlıklar tarafından korunup himâye edildiği dönemlerde bile, azınlık olmaktan kurtulamamıştır. Zaten 1947'de Pakistan'ın ayrılmasından önce bile, Müslümanların genelinin Hindistan'ın yaklaşık yüzde on birini oluşturduğu dikkate alınırsa; bütün kollarıyla Şiîlerin de Müslümanlar içinde azınlıktan kurtulamamış olmaları, onların Hindistan toplumunda hak ettikleri şekilde yer edinememelerinin en önemli sebeplerinden birisi olsa gerektir. Bölgede Şiîlerle Sünnîler arasındaki mevcut gerilim, Pakistan kurulduktan sonra da artarak devam edecektir.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
1. Hamur
Stok Kodu:
9789754516586
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
448
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

Aşırısıyla mutediliyle Emevîler ve Abbasîler döneminde Ali evlâdına uygulanan baskılardan bunalan Şiîler, küçük gruplar halinde Hindistan alt kıtasına göç etmeye başlamışlar ve Muhammed b. Kâsım'ın 711 yılında Sind'e girişiyle başlayıp 16. yy'da zirveye ulaşan fetihlere Sünnîlerle birlikte iştirak etmişler; daha sonra Delhi sarayı ve Mugal imparatorluğu gibi Hindistan'ın farklı devletlerinde bazı önemli görevler üstlenmenin ötesinde, alt kıtanın bazı bölgelerinde üst düzey yönetici konumuna yükselmişlerdir. Bu suretle Farsça, Hindistan diplomasi ve müzakere dilinin önemli unsurlarından birisi haline geldiği gibi, çeşitli yönleriyle Fars kültür ve dinî anlayışı bölgede kendisini hissettirmeye başlamıştır.
Hindistan'da bu fethedilen bölgelerde, Hindular başta olmak üzere diğer unsurların kitle halinde İslâm'a girişini sağlayan tebliğcilerden önemli bir kısmının, Hz. Ali ve Ehl-i Beyti'ne hürmet atfeden sûfî ve seyyidler oldukları ve bunun da, daha sonraki evrede, bölgedeki Şiîleşmenin önünü açtığı görülmektedir.
Bölgedeki Şiîler ve Şiî kültürünün Behmenî sultanlığı (1347-1526), Bijapur Adilşâhî sultanlığı (1489-1686), Nizamşâhîler (1490-1633), Kutubşâhîler (1512-1687) ve özellikle Avadh-Kudh hanedanlığı (1732-1856), hatta Sünnî Mugal-Babürlüler dönemi gibi yönetim ve idareler döneminde nüfuz ve varlığının daha da arttığı ve Hind Şiî ulemâsının, Irak Atabâtı'na ihtiyaç duymayacak şekilde nispeten dinî hiyerarşisini oluşturmaya başladığını da kabul etmek gerekir.
Bununla birlikte Safeviler, kendilerini bu Şiî hanedanlıkların ve bölge Şiîlerinin hâmileri olarak gördükleri gibi, onlar da Safevileri metropol (ana vatan) gözüyle bakmaya devam etmişlerdir. Bölgede Şiî-Sünnî karşıtlığı ve tansiyonunun yükselmesinde bunun çok önemli katkısı olmuştur.
Hindistan İsnâ Aşerî Şiîliği'ne asıl rengini veren ve günümüze kadar devam eden Şiî kurum ve müesseselerinin temelini atan, hiç şüphesiz Avadh-Kudh hanedanlığı olmuştur. Bununla birlikte bölge Sünnîliğinde olduğu gibi, Hint Şiîliği'nin de en azından ritüeller bağlamında alt kıtada yaygın olan birçok din ve anlayıştan oldukça etkilenen eklektik bir karaktere sahip olduğunu görmek şaşırtıcı olmasa gerektir. Diğer taraftan Şiîlik, bölgedeki Şiî yönetim ve hanedanlıklar tarafından korunup himâye edildiği dönemlerde bile, azınlık olmaktan kurtulamamıştır. Zaten 1947'de Pakistan'ın ayrılmasından önce bile, Müslümanların genelinin Hindistan'ın yaklaşık yüzde on birini oluşturduğu dikkate alınırsa; bütün kollarıyla Şiîlerin de Müslümanlar içinde azınlıktan kurtulamamış olmaları, onların Hindistan toplumunda hak ettikleri şekilde yer edinememelerinin en önemli sebeplerinden birisi olsa gerektir. Bölgede Şiîlerle Sünnîler arasındaki mevcut gerilim, Pakistan kurulduktan sonra da artarak devam edecektir.

(Tanıtım Bülteninden)

Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 256,80    513,60   
3 174,40    523,20   
6 91,20    547,20   
9 62,93    566,40   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 256,80    513,60   
3 177,12    531,36   
6 91,20    547,20   
9 62,93    566,40   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 256,80    513,60   
3 177,60    532,80   
6 91,20    547,20   
9 63,47    571,20   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 256,80    513,60   
3 177,60    532,80   
6 95,20    571,20   
9 63,47    571,20   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 256,80    513,60   
3 161,60    484,80   
6 91,20    547,20   
9 63,47    571,20   
World Card - 100 TL ve üzerine + 3 taksit
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 480,00    480,00   
2 256,80    513,60   
3 176,00    528,00   
6 91,20    547,20   
9 63,47    571,20   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat