Bu işlem için üye girişi yapmanız gerekiyor
Asu Hayrettin Ökçesiz

Asu

“Sevgiyse boş lafların başında geliyordu A'ya göre. Çok da tehlikeliydi. Çok kolay kötüye kullanılabiliyordu. Nesnesiz kaldıkça ağır bir sis gibi çöküveriyordu. İçi boş bir sevgi insanların içini emiyor, boşaltıyordu. İçleri...
Stokta var
Kargo Ücreti: 60,00 TL
indirimli
70,40TL
Taksitli fiyat: 9 x 9,23TL
Havale/EFT ile: 68,99TL
9786259790459
1358515
Asu
Asu
70.40

“Sevgiyse boş lafların başında geliyordu A'ya göre. Çok da tehlikeliydi. Çok kolay kötüye kullanılabiliyordu. Nesnesiz kaldıkça ağır bir sis gibi çöküveriyordu. İçi boş bir sevgi insanların içini emiyor, boşaltıyordu. İçleri sevgiyle boş insanlar oluyorlardı. Öte yandan dinlerin elinde tutsaktı. Dinler neyi dayatıyorlarsa, sevgiyle yağlıyorlardı. En sonunda Tanrı sevgidir deyip saltık bir gücün elinde korkulur bir hale getiriyorlardı. Bu gücün yeryüzündeki vekili olan siyasal güç sevgi/korku kokteylini evire çevire kullanıyordu. Sevgiden korkmalıydı. Kimse Hitler'i sevmemiş miydi? Ya Stalin öldüğünde nasıldı ortalık? Öfke, nefret çıplak duygulardı. Zapturapta alınmaları kolaydı. Sevgi öyle mi? Sevginin bin tür kaftanı var. Savaşlar sevgiyle yapılmıyor mu? Sevginin başı, boş bırakılamazdı. Öyleyse sevmeyelim mi, diyenlere sevin, ama... demeliydi. Öteki duygular gibi sevmekten de kimse alıkonulamazdı. Ancak sevgi duygu olmaktan çıkmıştı. Bu yüzden tehlikeli olmuştu. Hatta adalet bu yüzden sevgiyi sevmezdi. Elbette hiçbir duyguyu sevmezdi, ama sevgiyi de sevmezdi. Bunlar teraziyi bozan şeylerdi. Adaletin kalbinin gözü de bağlıydı. Tanımı, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma'ydı. Tersi yanlıştı bunun. Çünkü içinde adalet değil sevgi vardı. Sevginin gözüyse kördü.” (Kitaptan)

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786259790459
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
66
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe

“Sevgiyse boş lafların başında geliyordu A'ya göre. Çok da tehlikeliydi. Çok kolay kötüye kullanılabiliyordu. Nesnesiz kaldıkça ağır bir sis gibi çöküveriyordu. İçi boş bir sevgi insanların içini emiyor, boşaltıyordu. İçleri sevgiyle boş insanlar oluyorlardı. Öte yandan dinlerin elinde tutsaktı. Dinler neyi dayatıyorlarsa, sevgiyle yağlıyorlardı. En sonunda Tanrı sevgidir deyip saltık bir gücün elinde korkulur bir hale getiriyorlardı. Bu gücün yeryüzündeki vekili olan siyasal güç sevgi/korku kokteylini evire çevire kullanıyordu. Sevgiden korkmalıydı. Kimse Hitler'i sevmemiş miydi? Ya Stalin öldüğünde nasıldı ortalık? Öfke, nefret çıplak duygulardı. Zapturapta alınmaları kolaydı. Sevgi öyle mi? Sevginin bin tür kaftanı var. Savaşlar sevgiyle yapılmıyor mu? Sevginin başı, boş bırakılamazdı. Öyleyse sevmeyelim mi, diyenlere sevin, ama... demeliydi. Öteki duygular gibi sevmekten de kimse alıkonulamazdı. Ancak sevgi duygu olmaktan çıkmıştı. Bu yüzden tehlikeli olmuştu. Hatta adalet bu yüzden sevgiyi sevmezdi. Elbette hiçbir duyguyu sevmezdi, ama sevgiyi de sevmezdi. Bunlar teraziyi bozan şeylerdi. Adaletin kalbinin gözü de bağlıydı. Tanımı, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma'ydı. Tersi yanlıştı bunun. Çünkü içinde adalet değil sevgi vardı. Sevginin gözüyse kördü.” (Kitaptan)

(Tanıtım Bülteninden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat