Türk Sinemasında Yol Ayrımı Haydar Ali Albayrak

Türk Sinemasında Yol Ayrımı

60'ların salon güldürülerinde veya kırsal kesimde, şehirde kadın emeğinin betimlendiği filmlerde kadına yaklaşım ile Atıf Yılmaz'ın feminist, Başar Sabuncu'nun fetişist art planlı filmlerinde kadına yaklaşım arasında nerdeyse bir...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
88,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,22TL
9786055669676
916685
Türk Sinemasında Yol Ayrımı
Türk Sinemasında Yol Ayrımı
88.20

60'ların salon güldürülerinde veya kırsal kesimde, şehirde kadın emeğinin betimlendiği filmlerde kadına yaklaşım ile Atıf Yılmaz'ın feminist, Başar Sabuncu'nun fetişist art planlı filmlerinde kadına yaklaşım arasında nerdeyse bir uçurum saptayabileceğimizi düşünüyorum.



Öte yandan Ertem Eğilmez'in ekip komedisi anlayışının kendi dinamikleri doğrultusunda değişimi ve özellikle 90'larda, bireyin izole halinden devşirilen zaafları, var olma mücadelesi üzerinden üretilmiş yeni komedi tarzı, izlerini Recep İvedik'lerde seyrettiğimiz yoz bir anlayışa dek kapı aralamaktadır.



Günümüz Türk sinemasının, alternatifler-olanaklar geliştirme açısından bir kriz yaşadığı savunulabilir. Gişe filmleri, komediler ve kişisel sıkıntı eksenli, boğulma hissi uyandıran düşük bütçeli sanat filmleri, tüm eksiklerine rağmen, bile isteye veya niyetlerinden bağımsız; sınıfları, siyasal-toplumsal bağlamı, aile kurumunu ve her türden ilişkileri işlemekte, seyirciye kimi çıktılar sunmaktadır.



Günümüz Türk sinemasının güncelle alışverişi adil değildir. Ülkemizde sinema anlatım aracı



hayatı geriden takip eder; gündemde öne çıkanlara, toplumun yönelimlerine göre belirlenir.



Özgün sesler çıkarmak yerine üzgün sesleri gündeme taşır ve bizi bize, iş işten geçtikten



sonra, yine büyük oranda yavan anlatır. Bu yavanlığı halen süren 12 Eylül hâkimiyetine,



farklı olanı üretme kaygısının ötelendiği bir krize yormak mümkündür.



Tüm bunlar bir araya getirildiğindeyse birtakım çöküş ve çözülüşlere rastlamamız



kaçınılmazdır. Adı konulmamış, sınırları çekilmemiş; teorisiz kalarak kalıpları sıradanlaşmış



festival sineması henüz kurulmadan çözülmüştür. Bu sinemanın atılmamış temelinde kendini



harç eyleyen sinemacılar tekrarlarına saplanıp yanlış çatılmışlardır.



Türk Sinemasında Yol Ayrımı adlı çalışmamda elimden geldiği ölçüde; akıntıya, yola,



çekilen küreklere, izlenen seyre ve karşı seyre (izleyicinin eylemine) değinmeye çalıştım.





(Tanıtım Bülteninden)






Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786055669676
Boyut:
16 x 23
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

60'ların salon güldürülerinde veya kırsal kesimde, şehirde kadın emeğinin betimlendiği filmlerde kadına yaklaşım ile Atıf Yılmaz'ın feminist, Başar Sabuncu'nun fetişist art planlı filmlerinde kadına yaklaşım arasında nerdeyse bir uçurum saptayabileceğimizi düşünüyorum.



Öte yandan Ertem Eğilmez'in ekip komedisi anlayışının kendi dinamikleri doğrultusunda değişimi ve özellikle 90'larda, bireyin izole halinden devşirilen zaafları, var olma mücadelesi üzerinden üretilmiş yeni komedi tarzı, izlerini Recep İvedik'lerde seyrettiğimiz yoz bir anlayışa dek kapı aralamaktadır.



Günümüz Türk sinemasının, alternatifler-olanaklar geliştirme açısından bir kriz yaşadığı savunulabilir. Gişe filmleri, komediler ve kişisel sıkıntı eksenli, boğulma hissi uyandıran düşük bütçeli sanat filmleri, tüm eksiklerine rağmen, bile isteye veya niyetlerinden bağımsız; sınıfları, siyasal-toplumsal bağlamı, aile kurumunu ve her türden ilişkileri işlemekte, seyirciye kimi çıktılar sunmaktadır.



Günümüz Türk sinemasının güncelle alışverişi adil değildir. Ülkemizde sinema anlatım aracı



hayatı geriden takip eder; gündemde öne çıkanlara, toplumun yönelimlerine göre belirlenir.



Özgün sesler çıkarmak yerine üzgün sesleri gündeme taşır ve bizi bize, iş işten geçtikten



sonra, yine büyük oranda yavan anlatır. Bu yavanlığı halen süren 12 Eylül hâkimiyetine,



farklı olanı üretme kaygısının ötelendiği bir krize yormak mümkündür.



Tüm bunlar bir araya getirildiğindeyse birtakım çöküş ve çözülüşlere rastlamamız



kaçınılmazdır. Adı konulmamış, sınırları çekilmemiş; teorisiz kalarak kalıpları sıradanlaşmış



festival sineması henüz kurulmadan çözülmüştür. Bu sinemanın atılmamış temelinde kendini



harç eyleyen sinemacılar tekrarlarına saplanıp yanlış çatılmışlardır.



Türk Sinemasında Yol Ayrımı adlı çalışmamda elimden geldiği ölçüde; akıntıya, yola,



çekilen küreklere, izlenen seyre ve karşı seyre (izleyicinin eylemine) değinmeye çalıştım.





(Tanıtım Bülteninden)






Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat