Hayata Dokunan Öyküler %29 indirimli Yusuf Özkan Özburun

Hayata Dokunan Öyküler

"Öyküler neye öykünür? Neyi işaretler, neye dairdir öyküler?" diye sorsam, bunun muhtemel cevabı şöyle olurdu heralde: Öykü hayatı, hayatın ta kendisini öykünür. Hayattandır ama hayat değildir. İnsan olmanın en derin sularından...
9789756700914
565865
Hayata Dokunan Öyküler
Hayata Dokunan Öyküler
17.50

"Öyküler neye öykünür? Neyi işaretler, neye dairdir öyküler?" diye sorsam, bunun muhtemel cevabı şöyle olurdu heralde: Öykü hayatı, hayatın ta kendisini öykünür. Hayattandır ama hayat değildir. İnsan olmanın en derin sularından süzülür gelir, gelirken geçtiği yerlerin kokusunu, tuzunu, tozunu beraberinde getirir ama yine de kaynaktaki haliyle aynı değildir. Dolayısıyla öykü okumak, hayatı ve insanı doğayla özdeş haliyle, evirip çevirmeden, en yalın şekliyle okumaktır çoğu kere. Belki binlerce öykü, hikaye, mesel, masal okudum bu çalışmayı hazırlarken. Bunun en başta benim düşünce ve hayal hamuruma muazzam katkıları olduğunu bizzat gördüm. Yüzyıllar boyunca halk irfanının bu öykü, mesel ve hikayeler yoluyla taşındığını, hikayelerle, öykülerle düşünmenin insandaayrı bi bilgelik inşa ettiğini birdaha kavramak olağanüstüydü doğrusu. İyice anladım ki insanlara (ve sık sık kendine) saatlerce teorik ve teknik terimlerle konuşmak yerine bir öykü anlatmak, bir temsil getirmek, bir nükte yapmak yeterli olabilmektedir. O vakit düşündüm ki bilgelik, erdem, anlam, anlaşmak her zaman yüce dağların başında mor bir ışık halesi şeklinde belirmez: Çoğu kere o yüce dağların eteklerindeki küçük, mütevazı bir çakıl taşının bağrında uyuklamaktadır. Öykü okuyabilene, mesel söyleyebilene, "Hayata Dokunabilene" ne mutlu...



Sayfa Sayısı: 192

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Hayat Yayıncılık
Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9789756700914
Boyut:
12.00x19.50
Sayfa Sayısı:
192
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2004
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategoriler:

"Öyküler neye öykünür? Neyi işaretler, neye dairdir öyküler?" diye sorsam, bunun muhtemel cevabı şöyle olurdu heralde: Öykü hayatı, hayatın ta kendisini öykünür. Hayattandır ama hayat değildir. İnsan olmanın en derin sularından süzülür gelir, gelirken geçtiği yerlerin kokusunu, tuzunu, tozunu beraberinde getirir ama yine de kaynaktaki haliyle aynı değildir. Dolayısıyla öykü okumak, hayatı ve insanı doğayla özdeş haliyle, evirip çevirmeden, en yalın şekliyle okumaktır çoğu kere. Belki binlerce öykü, hikaye, mesel, masal okudum bu çalışmayı hazırlarken. Bunun en başta benim düşünce ve hayal hamuruma muazzam katkıları olduğunu bizzat gördüm. Yüzyıllar boyunca halk irfanının bu öykü, mesel ve hikayeler yoluyla taşındığını, hikayelerle, öykülerle düşünmenin insandaayrı bi bilgelik inşa ettiğini birdaha kavramak olağanüstüydü doğrusu. İyice anladım ki insanlara (ve sık sık kendine) saatlerce teorik ve teknik terimlerle konuşmak yerine bir öykü anlatmak, bir temsil getirmek, bir nükte yapmak yeterli olabilmektedir. O vakit düşündüm ki bilgelik, erdem, anlam, anlaşmak her zaman yüce dağların başında mor bir ışık halesi şeklinde belirmez: Çoğu kere o yüce dağların eteklerindeki küçük, mütevazı bir çakıl taşının bağrında uyuklamaktadır. Öykü okuyabilene, mesel söyleyebilene, "Hayata Dokunabilene" ne mutlu...



Sayfa Sayısı: 192

Baskı Yılı: 2014


Dili: Türkçe
Yayınevi: Hayat Yayıncılık
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat