Mısır Anne
Güneş, uzun tarlalara vurmaya başlamışken, gübre küreklerle sepetlere dolduruluyordu. Kadınlar, sepetlere konan kırk, elli kilo gübreyi tarlaya taşıyorlardı. Biz de teknemize doldurulan gübreyi tarlanın dibine döküyorduk.
Hafiften esen rüzgâr gübrenin kokusunu, çayırlara, bayırlara çarptırarak ormanlara doğru sürüklüyordu…
Tohum, güneşin ve toprağın baskısına daha fazla dayanamadı, sonunda büyük bir acıyla ortadan “çat” diye çatladı. Ancak, bu acı, çoğalmayı müjdeleyen, mutluluğa dönüşecek bir acıydı…
(Tanıtım Bülteninden)
Güneş, uzun tarlalara vurmaya başlamışken, gübre küreklerle sepetlere dolduruluyordu. Kadınlar, sepetlere konan kırk, elli kilo gübreyi tarlaya taşıyorlardı. Biz de teknemize doldurulan gübreyi tarlanın dibine döküyorduk.
Hafiften esen rüzgâr gübrenin kokusunu, çayırlara, bayırlara çarptırarak ormanlara doğru sürüklüyordu…
Tohum, güneşin ve toprağın baskısına daha fazla dayanamadı, sonunda büyük bir acıyla ortadan “çat” diye çatladı. Ancak, bu acı, çoğalmayı müjdeleyen, mutluluğa dönüşecek bir acıydı…
(Tanıtım Bülteninden)