Tarih Öncesinden Osmanlı’ya Ankara

“Tarih Öncesinden Osmanlı’ya Ankara-1” adlı kitap çalışması “Ankara” adının çıkış kaynağı ile ilgili bilgiler vermekle başlamaktadır. Bu bölümde “Ankara adının Asya kıtasındaki Baykal sahasından taşındığı” tezi oldukça ilginçtir ve önemlidir. Bilim adamlarınca değerlendirmeye tabi tutulması gereken bir konudur.
Yazar Hasan Çekiç, Ankara’nın dört bin yılı aşan tarihiyle Anadolu’nun kadim ve köklü şehirlerden biri olduğunu belirtmiştir. Anadolu’da büyük devlet kurmuş Hititler, Batı Anadolu’da devlet kurmuş Frigler, Ankara’da Galat Krallığı’nı kuran Keltler zamanında önemli bir şehir ve kültür merkezi olmasına dikkat çekmektedir. 
Kitabın içeriğine göre Ankara, uzun Roma ve Doğu Roma (Bizans) dönemlerinde de Anadolu’nun büyük ve köklü şehirlerinden biri olmaya devam etmiştir. Bütün bunlar Ankara’da inşa edilen bu dönem tarihi eserleriyle ortaya konulmuştur.
Eserde üzerinde hassasiyetle durulan konulardan birisi de Ankara mücavir alanındaki kaya resimleridir. Bu resimlerin de önemli bir kısmının Türk kültürüyle alakalı olduğu tezi dikkate şayandır ve bilinmesi gerekmektedir. 
Ankara şehrinin Selçuklular tarafından fethedilip Türk şehrine dönüştürülmesi, eserin konuları arasındadır. Özelikle Anadolu’da kurulan ve gelişme gösteren “Ahilik” müessesesinin Ankara’da kökleşmesi üzerinde durulmuştur. Selçuklular döneminde önemli şehirlerden birisi olan Ankara’nın beylikler döneminde de bu itibarını koruduğu yazar tarafından kitaba yansıtılmıştır.
Araştırmacı Hasan Çekiç tarafından yazılan ”Tarih öncesinden Osmanlı’ya Ankara-1” adlı eser, akademik şartlara ve disipline bağlı kalmadan hazırlanmış bilgilendirici bir eserdir. Eserin içinde verilen bilgiler nitelikli tezler hüviyetindedir. Bu çerçevede basım ve yayımı kamuoyu için yararlı olacaktır kanaatindeyim.
Prof. Dr. Refik Turan
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Öğretim Üyesi
Türk Tarih Kurumu (2015-2020 Dönemi) Başkanı

“Ankara soylu bir şehir”  Tarihçi, Titus Livius (M.Ö. 59-M.S.17)
“Ankara, en eğitimli, hatiplik ve belagat konusunda kendilerini en fazla vakfetmiş yurttaşlara sahip Grek şehridir.”  Felsefeci Himerius  (M.S.315-386) 
“Hala var olan yazılara göre Ankara şehrinin bir hipodromu, hamamları, su kemerleri ve çok sayıda tapınakları vardı. Öteye beriye dağılmış yıkıntılara bakılarak karar vermek gerekirse, bu binaların mükemmelliği, Romanınkilerden aşağı kalmaz. Fatihlerin görevlendirdikleri Yunan sanatkârları, bu eserlere İtalya’dakilerde bulunmayan bir incelik ve zarafet verdiler.
İtalya’da klasik tapınakların kapıları nadiren muhafaza edilmiştir ve sadece iki kapı vardır. Bunların detayları Ankara’dakiler kadar güzel değildir.” Gezgin ve Arkeolog, Charles Texier (M.S.1802-1871)