Gölgeni Ardına Al İlker Mutlu

Gölgeni Ardına Al Kayıp Ruhların Peşinde Bir Yolculuk

“Yakasında karanfiliyle Elçin Beg, oteldeki odasında koltuğu duvarı kaplayan manzara resmine dönük, dalgın oturuyordu. Bunu yapmayı adet edinmişti. Pencereden göreceği neredeyse otele değecek kadar yakın bina, sokak hayvanları ve nadiren...
9786052291665
937073
Gölgeni Ardına Al
Gölgeni Ardına Al Kayıp Ruhların Peşinde Bir Yolculuk
49.00

“Yakasında karanfiliyle Elçin Beg, oteldeki odasında koltuğu duvarı kaplayan manzara resmine dönük, dalgın oturuyordu. Bunu yapmayı adet edinmişti. Pencereden göreceği neredeyse otele değecek kadar yakın bina, sokak hayvanları ve nadiren oradan geçen insanlardı. O da alternatif bir pencere seçmişti kendine. Uyuyamamıştı, yorgun gözleri kapandı kapanacak. Yine de sabah olunca kalkıp, tıraş olmuş, giyinmişti. Her gün kendini böyle yeni güne hazırlıyordu. Gönlünde her gün, kızıyla buluşacağı gündü. Onu böyle, mağrur, yakışıklı, temiz, düzgün giyimli görmeliydi. Tabakası açık, dizindeydi. Uzanıp, fotoğrafı okşadı. O fotoğrafın yanındaki boşluğa yıllar öncesinden bir anı yansımıştı yine. 1974 yazının İstanbul'u olmalıydı. Sonsuz merhameti ve bir o kadar acımasızlığıyla Kasım, onu kızının olduğu yetimhaneye getirmişti. Sözünü almıştı yolda; kızı Şirin'i gösterecekti ona, geminin kalkmasına bir saat kala, pis, dar bir zamanda. Odada, yaşları üçle altı arası, birbirinden sevimli beş kız çocuğu, bir divanın kıyısına dizilmiş, televizyona bakıyordu. ‘Hangisi?' diye sordu Elçin Beg, alacağı cevaba canı teslim.”


(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786052291665
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
576
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

“Yakasında karanfiliyle Elçin Beg, oteldeki odasında koltuğu duvarı kaplayan manzara resmine dönük, dalgın oturuyordu. Bunu yapmayı adet edinmişti. Pencereden göreceği neredeyse otele değecek kadar yakın bina, sokak hayvanları ve nadiren oradan geçen insanlardı. O da alternatif bir pencere seçmişti kendine. Uyuyamamıştı, yorgun gözleri kapandı kapanacak. Yine de sabah olunca kalkıp, tıraş olmuş, giyinmişti. Her gün kendini böyle yeni güne hazırlıyordu. Gönlünde her gün, kızıyla buluşacağı gündü. Onu böyle, mağrur, yakışıklı, temiz, düzgün giyimli görmeliydi. Tabakası açık, dizindeydi. Uzanıp, fotoğrafı okşadı. O fotoğrafın yanındaki boşluğa yıllar öncesinden bir anı yansımıştı yine. 1974 yazının İstanbul'u olmalıydı. Sonsuz merhameti ve bir o kadar acımasızlığıyla Kasım, onu kızının olduğu yetimhaneye getirmişti. Sözünü almıştı yolda; kızı Şirin'i gösterecekti ona, geminin kalkmasına bir saat kala, pis, dar bir zamanda. Odada, yaşları üçle altı arası, birbirinden sevimli beş kız çocuğu, bir divanın kıyısına dizilmiş, televizyona bakıyordu. ‘Hangisi?' diye sordu Elçin Beg, alacağı cevaba canı teslim.”


(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat