Fırtına Sonrası Sessizlik Ender Karakaş

Fırtına Sonrası Sessizlik

Suyun üzerinde taş sektiren bir çocuktur yazar. Aynı heyecanı yaşar, aynı neşeyi kelimelerinde duyar. Yüzündeki gülücükler, yeni sağılan süt sıcaklığında sarar sarmalar onu. Yazmasa olmaz artık… O çocuğun heyecanını, neşesini,...
9786257175593
1255012
Fırtına Sonrası Sessizlik
Fırtına Sonrası Sessizlik
73.50
Suyun üzerinde taş sektiren bir çocuktur yazar. Aynı heyecanı yaşar, aynı neşeyi kelimelerinde duyar. Yüzündeki gülücükler, yeni sağılan süt sıcaklığında sarar sarmalar onu. Yazmasa olmaz artık… O çocuğun heyecanını, neşesini, gülücüğünü gücü yettiği kadar hapseder sözcüklere, sayfalara. Bize düşense çocukla heyecanlanan, neşelenen yazarın bu duygularına ortak olmak, oradan insana varmak…
Yazar, “Tanrı belki de insanların ortaya çıkardığı kötülüğü ve bin türlü belayı yine insanlar aracılığıyla yok etmek istiyordur.” düşüncesiyle kendini ortaya atar. Bir havari kesilir. Tek silahı kalemidir.
Bazen “aklını yıllar yıllar önce sallandığı o renkli salıncağa bindirir” de gidip gitmeme, affedip affetmeme arasında salınır durur kalem. Salındıkça hikâye genişler, satırlarının arasından yüreğinize sızar.
Bazen “yağan yağmur temizler tüm ölü bedenleri” diyerek savaşa ve tüm haksızlıklara karşı kalemini şaha kaldırır, isyan eder.
Bazen “bilmek ve öğrenmek isteği” ile adımını koskocaman bir boşluğa atmaktan da çekinmez. Ateşin ne olduğunu anlamak için kendini ateşe atan bir kelebek misali. “Bilmek ve öğrenmek” aşkı…
Onca doğum sancılarından sonra bir araya gelen bu hikayeler, yazarının ilk göz ağrısıdır ve okuyucusunu bekler. Yolunun ve bahtının açık olması, gerçek okuyucularını bulması umuduyla…
“Size iyi gelecek insanlar her zaman başka yerdedirler.” Elhak, haklıdır yazar. Ancak size iyi gelecek kitapların her zaman yanı başınızda olduğunu unutmamanız dileğiyle…


(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786257175593
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
64
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
Suyun üzerinde taş sektiren bir çocuktur yazar. Aynı heyecanı yaşar, aynı neşeyi kelimelerinde duyar. Yüzündeki gülücükler, yeni sağılan süt sıcaklığında sarar sarmalar onu. Yazmasa olmaz artık… O çocuğun heyecanını, neşesini, gülücüğünü gücü yettiği kadar hapseder sözcüklere, sayfalara. Bize düşense çocukla heyecanlanan, neşelenen yazarın bu duygularına ortak olmak, oradan insana varmak…
Yazar, “Tanrı belki de insanların ortaya çıkardığı kötülüğü ve bin türlü belayı yine insanlar aracılığıyla yok etmek istiyordur.” düşüncesiyle kendini ortaya atar. Bir havari kesilir. Tek silahı kalemidir.
Bazen “aklını yıllar yıllar önce sallandığı o renkli salıncağa bindirir” de gidip gitmeme, affedip affetmeme arasında salınır durur kalem. Salındıkça hikâye genişler, satırlarının arasından yüreğinize sızar.
Bazen “yağan yağmur temizler tüm ölü bedenleri” diyerek savaşa ve tüm haksızlıklara karşı kalemini şaha kaldırır, isyan eder.
Bazen “bilmek ve öğrenmek isteği” ile adımını koskocaman bir boşluğa atmaktan da çekinmez. Ateşin ne olduğunu anlamak için kendini ateşe atan bir kelebek misali. “Bilmek ve öğrenmek” aşkı…
Onca doğum sancılarından sonra bir araya gelen bu hikayeler, yazarının ilk göz ağrısıdır ve okuyucusunu bekler. Yolunun ve bahtının açık olması, gerçek okuyucularını bulması umuduyla…
“Size iyi gelecek insanlar her zaman başka yerdedirler.” Elhak, haklıdır yazar. Ancak size iyi gelecek kitapların her zaman yanı başınızda olduğunu unutmamanız dileğiyle…


(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat