Ruh Dememi Bağışlayın Emre Ergin

Ruh Dememi Bağışlayın

Hikâye anlatmayı hem tutkuyla sevmek hem de neredeyse mühendis titizliğiyle öykü “çalışmak”, yazmak ne yazık ki bugün çok az yazarda rastladığımız bir durum. Günümüzün hastalığı da bu değil mi zaten? Sevdiklerimize karşı...
Stokta var
Kargo Ücreti: 60,00 TL
indirimli
163,02TL
Taksitli fiyat: 9 x 21,37TL
Havale/EFT ile: 159,76TL
9789752482746
909992
Ruh Dememi Bağışlayın
Ruh Dememi Bağışlayın
163.02

Hikâye anlatmayı hem tutkuyla sevmek hem de neredeyse mühendis titizliğiyle öykü “çalışmak”, yazmak ne yazık ki bugün çok az yazarda rastladığımız bir durum. Günümüzün hastalığı da bu değil mi zaten? Sevdiklerimize karşı savruk davranmayı marifet saymak illeti. Emre öyle değil. İşi buymuş gibi titiz, iş değilmiş gibi heyecanlı ve coşkulu yazıyor. Üstelik ortaya sıkıcı öyküler çıkmıyor. Garip? Eğlenceli? Ürkütücü? Derinlikli? İronik? Şaşırtıcı? Evet evet hepsi…

Onun öykü evreninde ejderhalarla, son fil sürüsünü korurken bir katliama seyirci kalan BM Barış Gücü; bir sorguda ölüp ölüp dirilen bir kurbanla, Şehrazad'ın kardeşi Dünyazad, üç kollu mutantlarla, kızıl saçlı insanların ölümünü emreden bilgisayarlar yanyana. Ve en güzeli de bütün bu öykülerin insanlığın garip açmazlarına gözünü dikmiş bir yazarın bilgeliğiyle anlatılıyor olması.

“Alarmın ilk çalışında uyandım, evet. Bir buçuk yumurta, iki dilim peynir. Cüzdanım yerinde, ceket janti, telefonun şarjı yüzde seksen yedi. Aylardan haziran, günlerden cumartesi. On altı saat oldu seni görmeyeli. İstesem de daha fazla acele edemem. Gökyüzü simetrik, yer de ona paralel. Usul usul sallanıyor ağaçlar. Kavak ağaçları, aynı mezarlıktakinden. Konuyu değiştiriyorum; ya değiştiremezsem?”

(Tanıtım Bülteninden)

0 Her öykü kitabı okumamda aynı sonuca varıyorum, ben öykü okuruyum. Bu yüzden Emre Ergin'in "Ruh Dememi Bağışlayın" kitabını, diğer tüm kitapları gibi çok severek okudum. notlar da aldım ama o notları kendime saklayacağım… Siz hiç kehribarın içindeki böceğin gözleriyle baktınız mı dünyaya? Soru şu mu olmalıydı, bir kehribarın içinde sıkışıp kalmak nasıl bir duygu? hepimiz bir kehribarın içinde saklı kalmışız Dünyazad'ın Aynasını okurken ruhum sıkıştı bu yüzden. Böcekle beraber kurtuldum... Kaf-Lethe'de Bilal'in umudu çok tanıdık geldi mi size de? çağlar değişiyor, insanlar doğup ölüyor ama Bilal aynı umudu aynı korkuları taşıyor, ne kadar gerçek ama bir ejderha bizi gerçekten nasıl da koparıyor? Beni en çok etkileyen Ruh Dememi Bağışlayın hikayesinde Pinokyo'nun yalan söylediğini burnunun uzamasından anlaması? İnsan kendine bile yalan söyleyebiliyor, iyi ki burnumuz uzayan bir şey değil... Konuyu değiştiriyorum. biz konuyu değiştirelim, çünkü görmezden geldiğimiz canımızı sıkan o kadar şey var ki, inşallah değiştirdiğimiz yerde kalırlar... Kilimanjaro'nun Gözleri her şeyi görüyordu, keşke elleri kolları da olsaydı, belki kendine kaçanlara açardı o kolları... Yeniden Yeniden Yeniden. teknolojinin esiri olduğumuz şu dönemde ne kadar da bir bilgisayar oyununa dönüştük değil mi? Bir gün evet tuşunu bulamayacağız ve dünyayı yönetenlerin bizim için yazmış olduğu senaryoda payımıza düşen rolü oynarken sırtımızı döndüğümüz gerçek dünyaya yüzümüzü dönme fırsatı bulamadan, pişmanlıklarımızla gideceğiz menzile. Sevgili Ester'i alıntılarla anlatmak zorundayım, çünkü yazar demiş ve çok da güzel demiş... demiş ki: "ölülerin ve çocukların gözleriyle baktım kendime. ölüleri mezarlarda buldum. çocukları okullarda. konuşarak anlaşabilirdik." "oysa gerçek daha basit-bu yüzden daha karanlık." "devasa bir adasaklı içimde." "ellerimi yumruk yapmazsam senin ellerini hissediyorum içinde." "bir hayal kurmanın bir amacı olmaz Ester. Bir mektup yazmanın da. hele bir adres yazmayacaksan zarfa. " İmha ekipleri bana biraz "yakma zevki" öykülerini hatırlattı. geleceğe yazılmış bir öyküydü o, gelecek düşü olanlar okusun derim. 011010110111101001101100, tek tek bakarak yazdım, yazar da öyle yapmıştır diye düşünüyorum :) bu da bir gelecek öyküsü ve maalesef makinelerin bizim yerimize kararlar aldığı o geleceğe girmiş bulunmaktayız. kızılların idamı henüz gerçekleşmedi ama adı kızıl saçlı olmayan çok değeri idam etmedi mi elimizdeki makineler? jezamin ve nasab'a itirazım var. belki de ucube olan 4 kollular değil de biziz? Ölmüş dünyaya Mersiye için yazar birsorum var: Sen bu hikayeyi nereden öğrendin sevgili Emre?
Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9789752482746
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Hikâye anlatmayı hem tutkuyla sevmek hem de neredeyse mühendis titizliğiyle öykü “çalışmak”, yazmak ne yazık ki bugün çok az yazarda rastladığımız bir durum. Günümüzün hastalığı da bu değil mi zaten? Sevdiklerimize karşı savruk davranmayı marifet saymak illeti. Emre öyle değil. İşi buymuş gibi titiz, iş değilmiş gibi heyecanlı ve coşkulu yazıyor. Üstelik ortaya sıkıcı öyküler çıkmıyor. Garip? Eğlenceli? Ürkütücü? Derinlikli? İronik? Şaşırtıcı? Evet evet hepsi…

Onun öykü evreninde ejderhalarla, son fil sürüsünü korurken bir katliama seyirci kalan BM Barış Gücü; bir sorguda ölüp ölüp dirilen bir kurbanla, Şehrazad'ın kardeşi Dünyazad, üç kollu mutantlarla, kızıl saçlı insanların ölümünü emreden bilgisayarlar yanyana. Ve en güzeli de bütün bu öykülerin insanlığın garip açmazlarına gözünü dikmiş bir yazarın bilgeliğiyle anlatılıyor olması.

“Alarmın ilk çalışında uyandım, evet. Bir buçuk yumurta, iki dilim peynir. Cüzdanım yerinde, ceket janti, telefonun şarjı yüzde seksen yedi. Aylardan haziran, günlerden cumartesi. On altı saat oldu seni görmeyeli. İstesem de daha fazla acele edemem. Gökyüzü simetrik, yer de ona paralel. Usul usul sallanıyor ağaçlar. Kavak ağaçları, aynı mezarlıktakinden. Konuyu değiştiriyorum; ya değiştiremezsem?”

(Tanıtım Bülteninden)

Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 87,22    174,43   
3 59,23    177,69   
6 30,97    185,84   
9 21,37    192,36   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 87,22    174,43   
3 60,15    180,46   
6 30,97    185,84   
9 21,37    192,36   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 87,22    174,43   
3 60,32    180,95   
6 30,97    185,84   
9 21,55    193,99   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 87,22    174,43   
3 60,32    180,95   
6 32,33    193,99   
9 21,55    193,99   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
1 -    -   
2 87,22    174,43   
3 54,88    164,65   
6 30,97    185,84   
9 21,55    193,99   
World Card - 100 TL ve üzerine + 3 taksit
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 163,02    163,02   
2 87,22    174,43   
3 59,77    179,32   
6 30,97    185,84   
9 21,55    193,99   
Yorum yaz
h***r ç.
23.03.2019 22:54
0/5
Her öykü kitabı okumamda aynı sonuca varıyorum, ben öykü okuruyum. Bu yüzden Emre Ergin'in "Ruh Dememi Bağışlayın" kitabını, diğer tüm kitapları gibi çok severek okudum. notlar da aldım ama o notları kendime saklayacağım… Siz hiç kehribarın içindeki böceğin gözleriyle baktınız mı dünyaya? Soru şu mu olmalıydı, bir kehribarın içinde sıkışıp kalmak nasıl bir duygu? hepimiz bir kehribarın içinde saklı kalmışız Dünyazad'ın Aynasını okurken ruhum sıkıştı bu yüzden. Böcekle beraber kurtuldum... Kaf-Lethe'de Bilal'in umudu çok tanıdık geldi mi size de? çağlar değişiyor, insanlar doğup ölüyor ama Bilal aynı umudu aynı korkuları taşıyor, ne kadar gerçek ama bir ejderha bizi gerçekten nasıl da koparıyor? Beni en çok etkileyen Ruh Dememi Bağışlayın hikayesinde Pinokyo'nun yalan söylediğini burnunun uzamasından anlaması? İnsan kendine bile yalan söyleyebiliyor, iyi ki burnumuz uzayan bir şey değil... Konuyu değiştiriyorum. biz konuyu değiştirelim, çünkü görmezden geldiğimiz canımızı sıkan o kadar şey var ki, inşallah değiştirdiğimiz yerde kalırlar... Kilimanjaro'nun Gözleri her şeyi görüyordu, keşke elleri kolları da olsaydı, belki kendine kaçanlara açardı o kolları... Yeniden Yeniden Yeniden. teknolojinin esiri olduğumuz şu dönemde ne kadar da bir bilgisayar oyununa dönüştük değil mi? Bir gün evet tuşunu bulamayacağız ve dünyayı yönetenlerin bizim için yazmış olduğu senaryoda payımıza düşen rolü oynarken sırtımızı döndüğümüz gerçek dünyaya yüzümüzü dönme fırsatı bulamadan, pişmanlıklarımızla gideceğiz menzile. Sevgili Ester'i alıntılarla anlatmak zorundayım, çünkü yazar demiş ve çok da güzel demiş... demiş ki: "ölülerin ve çocukların gözleriyle baktım kendime. ölüleri mezarlarda buldum. çocukları okullarda. konuşarak anlaşabilirdik." "oysa gerçek daha basit-bu yüzden daha karanlık." "devasa bir adasaklı içimde." "ellerimi yumruk yapmazsam senin ellerini hissediyorum içinde." "bir hayal kurmanın bir amacı olmaz Ester. Bir mektup yazmanın da. hele bir adres yazmayacaksan zarfa. " İmha ekipleri bana biraz "yakma zevki" öykülerini hatırlattı. geleceğe yazılmış bir öyküydü o, gelecek düşü olanlar okusun derim. 011010110111101001101100, tek tek bakarak yazdım, yazar da öyle yapmıştır diye düşünüyorum :) bu da bir gelecek öyküsü ve maalesef makinelerin bizim yerimize kararlar aldığı o geleceğe girmiş bulunmaktayız. kızılların idamı henüz gerçekleşmedi ama adı kızıl saçlı olmayan çok değeri idam etmedi mi elimizdeki makineler? jezamin ve nasab'a itirazım var. belki de ucube olan 4 kollular değil de biziz? Ölmüş dünyaya Mersiye için yazar birsorum var: Sen bu hikayeyi nereden öğrendin sevgili Emre?
Kapat