İki Şehrin Hikayesi Charles Dickens

İki Şehrin Hikayesi Dünya Klasikleri

O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı. Işık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için...
9786059133142
1105289
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin Hikayesi Dünya Klasikleri
10.37

O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı. Işık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için hiçbir şey yoktu önümüzde; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı.

Ingiltere tahtında bir kraloturuyordu, büyük ağızlı ve çirkin suratlı. Fransa tahtında bir kral vardı geniş ağızlı ve bir de kraliçe, güzel yüzlü. Bu iki ülkede de kristalden bile daha parlak olan; devletin özel çıkarları uğruna korunan balık ve ekmeklerine bakan soylular, var olan her şeyin değişmeden var olmaya devam edeceğini düşünüyorlardı. Bizim kralımız ın yıllarıydı, bin yedi yüz-bin yedi yüz yetmiş beş. Günümüzde olduğu gibi bu güzel yıllarda da ruhsal keşifler Ingiltere'ye bırakılmıştı. Bayan Southcott bu yakınlarda yirmi beş kez kutsanmış doğum gününe katılmıştı. Hayat koruyucularına özel kahinlik yeteneğine sahip bir asker Londra ve Westminster'ın yutulması için hazırlıklar yapıldığını önceden bildirerek, bu kutsal varlığın gelişini haber vermişti...

Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786059133142
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
264
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı. Işık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için hiçbir şey yoktu önümüzde; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı.

Ingiltere tahtında bir kraloturuyordu, büyük ağızlı ve çirkin suratlı. Fransa tahtında bir kral vardı geniş ağızlı ve bir de kraliçe, güzel yüzlü. Bu iki ülkede de kristalden bile daha parlak olan; devletin özel çıkarları uğruna korunan balık ve ekmeklerine bakan soylular, var olan her şeyin değişmeden var olmaya devam edeceğini düşünüyorlardı. Bizim kralımız ın yıllarıydı, bin yedi yüz-bin yedi yüz yetmiş beş. Günümüzde olduğu gibi bu güzel yıllarda da ruhsal keşifler Ingiltere'ye bırakılmıştı. Bayan Southcott bu yakınlarda yirmi beş kez kutsanmış doğum gününe katılmıştı. Hayat koruyucularına özel kahinlik yeteneğine sahip bir asker Londra ve Westminster'ın yutulması için hazırlıklar yapıldığını önceden bildirerek, bu kutsal varlığın gelişini haber vermişti...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat