Kırık Terazi Bünyamin Çelik

Kırık Terazi

Cezaevi, it ulumaz dağlarının eteğindeki bozkırın ortasında, onca dehşetiyle devasa engerek yılanı gibi zehirli ağzını açmış kıvrılmış yatarken, etrafı dikenli tellerle çevrilmiş heybetli duvarlarla kuşatılmış, her bir...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
21,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 2,67TL
9786257655361
1165011
Kırık Terazi
Kırık Terazi
21.00

Cezaevi, it ulumaz dağlarının eteğindeki bozkırın ortasında, onca dehşetiyle devasa engerek yılanı gibi zehirli ağzını açmış kıvrılmış yatarken, etrafı dikenli tellerle çevrilmiş heybetli duvarlarla kuşatılmış, her bir köşesinde nöbetçi kulübeleriyle gözetlenen oldukça korunaklı bir yapıdır. Yıllara meydan okurcasına öyle güçlü yapısı vardır ki, bu güne kadar ne depremler ne baskınlar bu canavarı yerinden oynatamamıştır. Eski Adana yoluna inşa edildiğinde şehrin dışındayken, şimdi şehirle bütünleşse de heybe- tinden, vahşetinden bir şey kaybetmedi. Yazın bunaltan sarı sıcağında bile insanın içini üşütür, duvarlarında binlerce mahkûmun ahına karışan, kanlarıyla sulanmış sıvalar, yer yer dökülürken, demirden ya-pılmış vicdansız kapılarsa binlerce umudun üstüne kapanmıştır. Bu katil binanın ne duruşunda merhamet ne yapısında acımak vardır. Değirmentaşı gibi sürekli insan ömrünü öğütürken gizliden gizliye zevk alır. Bu canavarın içindeki gardiyanlar merhametli olsa ne yazar, cezaevinin kendi merhametsiz olduktan sonra…



(Tanıtım Bülteninden)


Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786257655361
Boyut:
13,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Cezaevi, it ulumaz dağlarının eteğindeki bozkırın ortasında, onca dehşetiyle devasa engerek yılanı gibi zehirli ağzını açmış kıvrılmış yatarken, etrafı dikenli tellerle çevrilmiş heybetli duvarlarla kuşatılmış, her bir köşesinde nöbetçi kulübeleriyle gözetlenen oldukça korunaklı bir yapıdır. Yıllara meydan okurcasına öyle güçlü yapısı vardır ki, bu güne kadar ne depremler ne baskınlar bu canavarı yerinden oynatamamıştır. Eski Adana yoluna inşa edildiğinde şehrin dışındayken, şimdi şehirle bütünleşse de heybe- tinden, vahşetinden bir şey kaybetmedi. Yazın bunaltan sarı sıcağında bile insanın içini üşütür, duvarlarında binlerce mahkûmun ahına karışan, kanlarıyla sulanmış sıvalar, yer yer dökülürken, demirden ya-pılmış vicdansız kapılarsa binlerce umudun üstüne kapanmıştır. Bu katil binanın ne duruşunda merhamet ne yapısında acımak vardır. Değirmentaşı gibi sürekli insan ömrünü öğütürken gizliden gizliye zevk alır. Bu canavarın içindeki gardiyanlar merhametli olsa ne yazar, cezaevinin kendi merhametsiz olduktan sonra…



(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat