Porça Aytaç Yıldız Bozkurt

Porça

Sert ve aman vermez Karadeniz dağların naif çiçeği bir kadının macera ve mücadeleler ile örülmüş yaşam öyküsünün anlatıldığı akıcı, heyecan verici bir yolculuğa hazır mısınız?Emine'yi koynuna aldığı o ilk ve tek gece, duvar...
Stokta var
Kargo Ücreti: 45,00 TL
indirimli
84,15TL
Taksitli fiyat: 9 x 10,71TL
9786059540421
970559
Porça
Porça
84.15

Sert ve aman vermez Karadeniz dağların naif çiçeği bir kadının macera ve mücadeleler ile örülmüş yaşam öyküsünün anlatıldığı akıcı, heyecan verici bir yolculuğa hazır mısınız?


Emine'yi koynuna aldığı o ilk ve tek gece, duvar öylesine kalınlaştı ki, korkudan bir daha elleyemedi helalini. Elma yanaklı, başak saçlı, mor mavi gözlü güzel, kar tanesi, ay parçası. Bunca zaman gördüğü en güzel kadın. Öyle erişilmez öyle muhteşemdi ki, aşağının da aşağısında hissetti kendini. Sıyrılan geceliğinden görünen uzun bembeyaz bacakları, dimdik göğüsleri, ince uzun parmakları, yabancı filmlerden gördüğü kadınlardan daha güzel ama daha sadeydi. Bu kız masallardan çıkıp gelen bir huriydi. Ürktü, yerinden kalktı, bir daha dokunmayacağına yemin etti.


Şimdi bu mezar başında, kimselere anlatamadığını anlatıyordu, babasına. Onun şahsında, aslında her şeyi bilene anlatıyordu. Bir nevi af dileğiydi, tövbeydi. Ama gelmiş geçmişti artık. Telafisi olur diye gönlünü eğliyordu. Ta ki kapıyı kapatan onu içeri almayan o, bakışları görünceye kadar. Asla asla af yoktu ona. O müebbet bir mahkûmdu artık. Duvarlar örüldükçe örüldü, örttükçe örttü içini. Kalınlaştı, derinleşti.


(Tanıtım Bülteninden)



Kitabın Özellikleri
Hamur Tipi:
1. Hamur
Stok Kodu:
9786059540421
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
288
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe

Sert ve aman vermez Karadeniz dağların naif çiçeği bir kadının macera ve mücadeleler ile örülmüş yaşam öyküsünün anlatıldığı akıcı, heyecan verici bir yolculuğa hazır mısınız?


Emine'yi koynuna aldığı o ilk ve tek gece, duvar öylesine kalınlaştı ki, korkudan bir daha elleyemedi helalini. Elma yanaklı, başak saçlı, mor mavi gözlü güzel, kar tanesi, ay parçası. Bunca zaman gördüğü en güzel kadın. Öyle erişilmez öyle muhteşemdi ki, aşağının da aşağısında hissetti kendini. Sıyrılan geceliğinden görünen uzun bembeyaz bacakları, dimdik göğüsleri, ince uzun parmakları, yabancı filmlerden gördüğü kadınlardan daha güzel ama daha sadeydi. Bu kız masallardan çıkıp gelen bir huriydi. Ürktü, yerinden kalktı, bir daha dokunmayacağına yemin etti.


Şimdi bu mezar başında, kimselere anlatamadığını anlatıyordu, babasına. Onun şahsında, aslında her şeyi bilene anlatıyordu. Bir nevi af dileğiydi, tövbeydi. Ama gelmiş geçmişti artık. Telafisi olur diye gönlünü eğliyordu. Ta ki kapıyı kapatan onu içeri almayan o, bakışları görünceye kadar. Asla asla af yoktu ona. O müebbet bir mahkûmdu artık. Duvarlar örüldükçe örüldü, örttükçe örttü içini. Kalınlaştı, derinleşti.


(Tanıtım Bülteninden)



Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat