Küçük Prens
“Küçük Prens gülleri görmeye gitmiş.
–Benim gülüme benzemiyorsunuz. Üstelik hiçbir şey değilsiniz daha. Kimse sizi alıştırmamış kendine, siz de kimseyi alıştırmamışsınız. Benim tilki eskiden nasıldıysa öylesiniz. Öteki yüz binlerce tilkiden biriydi yalnızca. Ama ben onu kendime alıştırdım. Arkadaş yaptım. O şimdi dünyada bir tane.
Güller hüzünlenmişler.
–Güzelsiniz, demiş Prens. Ama boşsunuz. Hiç kimse ölmez sizin uğrunuzda. Benim gülümü gören herhangi biri onun size benzediğini sanabilir. Ama tek başına hepinizden daha önemli o. Çünkü onu ben büyüttüm. Yalnızca onu koydum cam fanusun altına. Yalnızca onu korudum. Yalnızca onun tırtıllarını öldürdüm. Yakınmalarını, böbürlenmelerini dinledim. Suskunluğuna katlandım. Çünkü o benim gülüm.
Tilkinin yanına gelmiş sonra.
–Hoşça kal, demiş. Prens.
–İşte gizim. Pek de yalın. Ancak gönül gözüyle görebilirsin gerçeği. İşin özü gözle görülmez.
Unutmamak için tekrarlamış Prens.
–İşin özü gözle görülmez...
–Gülünü böylesine önemli kılan onun için ayırdığın zamandır, demiş tilki.
–Gülümü böylesine önemli kılan onun için ayırdığım zamandır, diye yinelemiş Prens.
–İnsanlar bu gerçeği unuttular, demiş tilki. Ama sen unutmamalısın. Kendine alıştırdığın şeyden sonsuza dek sorumlusun artık. Gülünden sorumlusun sen.
–Gülümden sorumluyum ben...”
(Tanıtım Bülteninden)
“Küçük Prens gülleri görmeye gitmiş.
–Benim gülüme benzemiyorsunuz. Üstelik hiçbir şey değilsiniz daha. Kimse sizi alıştırmamış kendine, siz de kimseyi alıştırmamışsınız. Benim tilki eskiden nasıldıysa öylesiniz. Öteki yüz binlerce tilkiden biriydi yalnızca. Ama ben onu kendime alıştırdım. Arkadaş yaptım. O şimdi dünyada bir tane.
Güller hüzünlenmişler.
–Güzelsiniz, demiş Prens. Ama boşsunuz. Hiç kimse ölmez sizin uğrunuzda. Benim gülümü gören herhangi biri onun size benzediğini sanabilir. Ama tek başına hepinizden daha önemli o. Çünkü onu ben büyüttüm. Yalnızca onu koydum cam fanusun altına. Yalnızca onu korudum. Yalnızca onun tırtıllarını öldürdüm. Yakınmalarını, böbürlenmelerini dinledim. Suskunluğuna katlandım. Çünkü o benim gülüm.
Tilkinin yanına gelmiş sonra.
–Hoşça kal, demiş. Prens.
–İşte gizim. Pek de yalın. Ancak gönül gözüyle görebilirsin gerçeği. İşin özü gözle görülmez.
Unutmamak için tekrarlamış Prens.
–İşin özü gözle görülmez...
–Gülünü böylesine önemli kılan onun için ayırdığın zamandır, demiş tilki.
–Gülümü böylesine önemli kılan onun için ayırdığım zamandır, diye yinelemiş Prens.
–İnsanlar bu gerçeği unuttular, demiş tilki. Ama sen unutmamalısın. Kendine alıştırdığın şeyden sonsuza dek sorumlusun artık. Gülünden sorumlusun sen.
–Gülümden sorumluyum ben...”
(Tanıtım Bülteninden)