“Ben Böyle Düşünüyorum!” Demekle Olmuyor Alev Alatlı

Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor. Yıllar var ki, “münazara” sözcüğü dilden düştü. “Safsata” sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında...
9786051852522
904023
Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
31.92

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)







“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor. Yıllar var ki, “münazara” sözcüğü dilden düştü. “Safsata” sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında kullanılır oldu. Oysa akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımı anlamına gelir, bir yöntem sorunundan ibarettir, safsata.



Dinle, imanla, inançla ilgisi yoktur. Başta Türkçenin kötü kullanımı olmak üzere, eksik bilgi, önyargı, duygusallık, acelecilik, özensizlik, aşırı genelleme, duygu sömürüsü gibi nedenlerden kaynaklanır.



Safsata kural olduğunda, konuşanlar birbirini duymaz olurlar. Kısır ortamı dolaylı karalama, sahte açmaz, tecahülü arifane, felaket tellallığı, girift soru gibi laf cambazlıkları doldurur.



Gece gündüz televizyondan, basından, siyasilerden, hatta maalesef yakınlarınızdan yayılan temelsiz ahkâmın farkında olmamanız mümkün değil. Öyleyse, sorgulayın. Başta konuştuğunuz Türkçe olmak üzere, fikirlerinizi, tercihlerinizi, size söylenenleri ya da duyduklarınızı illa ki sorgulayın. Bıkmadan, üşenmeden, yılmadan sorgulayın. Sosyal medya münazaraya el veren bir mecra değildir, twite laf yetiştirmekle kaybedeceğiniz zamanı mesela “ad hominem” safsata nedir, onu öğrenmeye ayırın. Öğrenin ki, arkanızı dönüp gideceğiniz zamanı doğru kestirebilesiniz. Kendiniz yapıyorsanız da, yapmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.





Editör: Mehmet Said Aydın








Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786051852522
Boyut:
16,5 x 23,5
Sayfa Sayısı:
190
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)







“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor. Yıllar var ki, “münazara” sözcüğü dilden düştü. “Safsata” sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında kullanılır oldu. Oysa akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımı anlamına gelir, bir yöntem sorunundan ibarettir, safsata.



Dinle, imanla, inançla ilgisi yoktur. Başta Türkçenin kötü kullanımı olmak üzere, eksik bilgi, önyargı, duygusallık, acelecilik, özensizlik, aşırı genelleme, duygu sömürüsü gibi nedenlerden kaynaklanır.



Safsata kural olduğunda, konuşanlar birbirini duymaz olurlar. Kısır ortamı dolaylı karalama, sahte açmaz, tecahülü arifane, felaket tellallığı, girift soru gibi laf cambazlıkları doldurur.



Gece gündüz televizyondan, basından, siyasilerden, hatta maalesef yakınlarınızdan yayılan temelsiz ahkâmın farkında olmamanız mümkün değil. Öyleyse, sorgulayın. Başta konuştuğunuz Türkçe olmak üzere, fikirlerinizi, tercihlerinizi, size söylenenleri ya da duyduklarınızı illa ki sorgulayın. Bıkmadan, üşenmeden, yılmadan sorgulayın. Sosyal medya münazaraya el veren bir mecra değildir, twite laf yetiştirmekle kaybedeceğiniz zamanı mesela “ad hominem” safsata nedir, onu öğrenmeye ayırın. Öğrenin ki, arkanızı dönüp gideceğiniz zamanı doğru kestirebilesiniz. Kendiniz yapıyorsanız da, yapmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.





Editör: Mehmet Said Aydın








Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat