Buğday Damlası A. Coşkun Ongun

Buğday Damlası

Yunus Emre öğüde uyar ve Hacı Bektaş'tan buğday ister. Buğday mı istersin ilim mi sorusunu en nihayetinde, ilim, irfan diyerek yanıtlar. Buğday ters yüz edilen bir şey değildir hikâyede. İlme giden ilk kapıdır kıymet bilene…...
9786053002260
883040
Buğday Damlası
Buğday Damlası
18.81

Yunus Emre öğüde uyar ve Hacı Bektaş'tan buğday ister. Buğday mı istersin ilim mi sorusunu en nihayetinde, ilim, irfan diyerek yanıtlar.


Buğday ters yüz edilen bir şey değildir hikâyede. İlme giden ilk kapıdır kıymet bilene…


Anadolu'da ne zaman yerde bir ekmek görülse, öpüp de başına koyarak yüksekçe bir yere kaldırır insanlar onu.


Yükseğe konan şey, yalnızca nimet değildir; buğdaydan devşirilen alın teriyle hazırlanan kutsal da bir emektir.


Buğdayın bol olduğu zamanlarda neşemiz de çok olurdu. Ürünün az olduğu zamanlarda ise gözyaşı dolu kederlerimiz…


Köy insanın toprakla ilişkisi, doğrudan kendi aralarındaki iletişime de etki ederdi. Yoklukta kavgalar ve kahırlar artardı. Çoklukta ise masum taşra kahkahaları…


Tapduk Emre'nin dediği; bazen köylü harmanı savururdu, bazen de buğday derdine düşünce, harman köylüyü savurdu…


O günden bugüne kalemden damlayıp kâğıda akan sözcüklerde de yer bulduğu üzere topraktan biten buğday ile geçim derdine kahırdan biten köylünün öyküsü başlar.


Yağmur damlasının buğday tanesine kök vermesi mutluluktur. Buğday tarlasının yağmura hasret beklerken, üzerine düşen gözyaşı ise hüzündür.


Neşe de hüzün de bir arada olunca bu kitaba serilen yazı harmanının adı Buğday Damlası oluverdi.


Kitabın adının oluşmasından tutun da kapak görseline kadar emeği geçen benimle görüş paylaşan arkadaş ve dostlarım sağolsun.


Yazdıklarımı okuduktan sonra onlardan övgü ile söz ederek “marifet iltifata tabiidir,” sözündeki derinliği ve özgüveni bana yaşatan herkes var olsun.



(Tanıtım Bülteninden)



Kitabın Özellikleri
Stok Kodu:
9786053002260
Boyut:
13,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe

Yunus Emre öğüde uyar ve Hacı Bektaş'tan buğday ister. Buğday mı istersin ilim mi sorusunu en nihayetinde, ilim, irfan diyerek yanıtlar.


Buğday ters yüz edilen bir şey değildir hikâyede. İlme giden ilk kapıdır kıymet bilene…


Anadolu'da ne zaman yerde bir ekmek görülse, öpüp de başına koyarak yüksekçe bir yere kaldırır insanlar onu.


Yükseğe konan şey, yalnızca nimet değildir; buğdaydan devşirilen alın teriyle hazırlanan kutsal da bir emektir.


Buğdayın bol olduğu zamanlarda neşemiz de çok olurdu. Ürünün az olduğu zamanlarda ise gözyaşı dolu kederlerimiz…


Köy insanın toprakla ilişkisi, doğrudan kendi aralarındaki iletişime de etki ederdi. Yoklukta kavgalar ve kahırlar artardı. Çoklukta ise masum taşra kahkahaları…


Tapduk Emre'nin dediği; bazen köylü harmanı savururdu, bazen de buğday derdine düşünce, harman köylüyü savurdu…


O günden bugüne kalemden damlayıp kâğıda akan sözcüklerde de yer bulduğu üzere topraktan biten buğday ile geçim derdine kahırdan biten köylünün öyküsü başlar.


Yağmur damlasının buğday tanesine kök vermesi mutluluktur. Buğday tarlasının yağmura hasret beklerken, üzerine düşen gözyaşı ise hüzündür.


Neşe de hüzün de bir arada olunca bu kitaba serilen yazı harmanının adı Buğday Damlası oluverdi.


Kitabın adının oluşmasından tutun da kapak görseline kadar emeği geçen benimle görüş paylaşan arkadaş ve dostlarım sağolsun.


Yazdıklarımı okuduktan sonra onlardan övgü ile söz ederek “marifet iltifata tabiidir,” sözündeki derinliği ve özgüveni bana yaşatan herkes var olsun.



(Tanıtım Bülteninden)



Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat